27 Ekim 2012 Cumartesi

Seattle-ABD

Alaska sezonu bittikten sonra Hawaii sezonuna başlamak için San Diegoya kadar gitmemiz lazımdı.Tabi o da ayri bir cruise oldu(bunu daha önce demiştim dimi?).Bu cruiseda çok yerde durmadık açıkçası.İlk durak Seattle'dı.

 Seattle'in çok ismi var,*the emerald city,rain city,seatown,gateway to alaska* gibi.Ama en bilineni *the emerald city*,yani *zümrüt şehri*.Ayrica çok yağmur yağdığı için *rain city*de deniliyor.

 Çogu amerikan şehri gibi burasıda 1800lerde kuruluyor.İlk kereste fabrikaları vs. ekonomiyi döndürüyor.Daha sonra altına hücum zamanlarında şehir inanılmaz gelişiyor.1900lerin başında büyük ekonomik kriz döneminde şehir baya küçülüyo.Daha sonra 2.dünya savaşı döneminde savaş uçaklarının bir kısmı burada üretilince şehir yavaş yavaş toparlanmaya başliyor.Boeing fabrikasının bir bölümünün burada olması tabi büyük etkili bu gelişmede.Daha sonra Teknoloji firmaları vs. el atınca,Seattle bugünkü halini aliyor işte.ABD sınırları içindeki en pahalı şehirlerden birisi oldugunu söylememe gerek.Aslında Washington eyaleti pahalıymış çok.Yerliler öyle diyo en azından.
 Ayrica Jimi Hendrix'in de doğum yeri Seattle.
 Vancouver gibi Seattle'da yaz sezonunda alaskaya giden gemiler için ana liman durumunda.

Seattle'da görülecek 3 yer var.
-Space needle
-Pike place market
-Aquarium
 Müzeleri falan saymadım.Ana 3 yer var işte.
 Opsiyonel olarak *ben hep starbucksa giderim,starbucks görücem ulan!* derseniz,ilk kurulan starbucksta burda.

 İlk olarak liman bölgesine çok yakın oldugu için Pike Place Marketten başladık biz gezmeye;

 Burası kapalıçarşı tarzında bi mekan,baya büyük ama.İçinde herşeyi bulabilirsiniz.Türk börekçiside var,afgan kıyafetleri satan bir mekanda var.Ama asıl olayı balıkçılar tabi.
 Burdaki balıkçıları diğer balıkçılardan ayıran yegane şey,balıkları birbirlerine *fırlatıyor* oluşları.Videosu facebook profilimde mevcut.
 Marketle ilgili birkaç fotograf:





  Son fotograf aslında ilginç baya.1900lerden beri amerikan başkanlık seçimlerinde kullanılan afişleri satiyo adamlar.Daha önce görmemiştim hiç bi yerde.
 Pike Place marketin hemen dışında birde kebapçı var.Eğer benim gibi alaskada 3 ay boyunca kebap yemediyseniz,buraya atliyosunuz hemen.
 İşleten arkadaş türkiyeden göçmüş,türkçesi iyi olmasına rağmen bi süre sonra ingilizceye döndü muhabbet.
 Açılan ilk starbucks bu mekanın çok yakınında:
  Bi olayı yok burasının,ama sürekli bir sıra var.
Liman bölgesinden şehir şöyle gözüküyor:


  Tipik bir amerikan şehri olarak gökdelenler mevcut.Ama bu şehrin bir ruhu oldugunu hissettim diyebilirim.

Daha sonra Space Needle'a gittik.
 Space needle şehrin ikonlarından bir tanesi,atakuleye benziyo diyebilirim,ahanda şöyle:
 En tepeye cüzi bir miktar karşılıgı çıkabiliyosunuz.
Tepedeki manzara şöyle:







  Anlaşılacağı üzere hava boktan.
Space needle'i beğendim,ama güvenlik görevlisi üstümdeki tshirt yüzünden beri dışarı çıkartmak zorunda kalmasaydı,daha çok sevecektim.

 Space needle kulesi aslında sadece bir kule değil,çevresinde teknolojiyle alakalı baya fazla ıvır zıvır var.

Buradan sonra Akvaryuma gittik:


  Su samurlarını görmeden çıkmadık tabi:



  Şehirde yeraltı müzeside varmış aslında ama gezmek 3 saat sürdüğü için ve bizimde vaktimiz olmadıgı için oraya gidemedik.

 Seattle'dan sonraki limanda 1 gece kalacaktık.
San Francisco.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder