20 Ekim 2012 Cumartesi

Asıl başlangıç

 Finlandiyada kamptayken italyan bi elemanla tanışmıştım.Herif bizim geldigimiz şekilde değilde *evs* adlı bir programla gelmişti.EVS ne lan diyince,ögrendim ki istedigin bir avrupa ülkesinde 1 seneye kadar bir kuruluşta gönüllü olarak çalişabiliyormuşsun.Ülkeye göre değişen miktarlarda cep harçlıgını her ay AB kasasından veriyo,bide uçak bileti gidiş dönüşününde %70ini karşılıyomuş.

 Bunu duyan bendeniz kaçırmaz tabi.Gezmenin tadı damagımda kalmiştir çünkü.Onu geçtim,hatunumu daha çok görmem gerekiyodu zaten.
 Gel gör ki türkiyede kalarak olmayacaktı bu iş.En nihayetinde süper sistemimiz yılda 15 gün izin yapmamıza izin veriyodu -bu finlandiyada ilk yıl 3 hafta,sonraki yıllar 5 haftadır-.

 Onu geçtim,türkiye zaten boktan bi yer,1 sene erasmus gibi gitmek güzel bi fikirdi.

Gel gör ki kazın ayagı öyle deilmiş.

 EVS yani türkçesiyle *avrupa gönüllü programı* için gönderen kuruluş bulmam gerekiyodu.Onu tanıdıkla halletmiştik bi şekilde.Bu vesileyle ankaraya ayni programla gelen gönüllülerlede tanışmıştım,takılıyoduk vs.

 Bir programa kabul edilmek için,en aşagı 60-70 tane kuruluşa mail atmak gerekiyormuş ki bir tanesine kabul edilelim.Avrupadaki çogu kuruluş 1 veya 2 tane gönüllü kabul ettigi için işim zordu.Tabiki tr'de bu olay *beleş işgücü* olarak görüldügü için,bizim kuruluşlar 5-10 tane hatta daha fazla gönüllü kabul ediyolardı.
 Gönderilecek her mail içinde ayri ayri cover letter yazmak gerektigi için,bide bunun üstüne bendeki kronik tembellikte eklenince,bi süre sonra siktiri basmıştım 'kim uğraşicak lan' diye.
 Sonra ne mi oldu?

Bi ara gece annemle discovery channel seyrederken cruise gemilerinde yaşam adlı bir belgeselimsi bi program vardı,ona denk geldik.O sıralar gemilerle ilişkim *helsinki-tallinn feribotu* seviyesinde.

 Program bitti,bende sıkıntıdan googlelamaya başladım acaba bizede bişeyler çıkar mı diye.
Çıktı tabi lan.

 Mezun.com'un bir başlıgına denk geldim,bikaç tane eleman garson olarak gitmişlerdi,bütün herşeyi yazmışlardı.Kontak kurulacak kişinin adresini ve telefon numarasınıda.

 Boş durmadım tabi,direk aradım elemanı.Gel görki telefonu kapalıydı 1 hafta falan.Sonra ögrendim ki şirket değiştirmiş,diğer şirketin Miami'de eğitimi varmış,ona gitmiş.

 Elemanın ofisine gittim tabi.Saçları görünce çok sallamadi,artık garson almiyoruz satış elemanı arıyoruz ama o saçlar gidecek dedi.

 2 saat sonra 5 sene uzattıgım saçlar gitti tabi:P

Sonraki gün kısa saçlarla gidince adam ön mülakat yapti ingilizce seviyesini ölçmek için.Onu rahat rahat geçince,tecrübemin olmadigini,iş görüşmesinin kasım gibi yapılacagını ve o zamana kadar tecrübe kazanmam gerektigini söyledi.Özellikle mücevherat alanında.
  Bende ok dedim.
Tanıdık aracılıgıyla ankara kalesinde işi de buldum(beleş lan tabi,para almadık) staj niyetine.

 Dükkandaki tek ingilizce konuşan ben oldugum için,beleş işgücüne kimsede hayır demeyeceği için sınava kadar çalişiverdim orada.Bayada yararı oldu aslında.
 İş görüşmesine hazırdım artık.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder