16 Aralık 2019 Pazartesi

3.Dünya ülkeleri

Bilindiği üzere baya ülkeye gitme şansı ettim cruise sağolsun. Bunların aşağı yukarı yarısı bir bok etmeyecek olan ülkelerdi.

 Yeni boktan ülke hindistandayım bir süredir ve evet, bütün boktan ülkelerin benzer yanlarını keşfettim garip bir şekilde.

 Neden acaba diye düşünüyor aslında insan. Boktan ülkeler neden boktandir ve hiç düzelmez?

Hindistan örneğini kullanayım;
 Herkes herkesi s.kme peşinde. Bu herşey ve herkes için geçerli. Sadece turistleri değil, birbirlerini de s.kiyorlar mütemadiyen ama turistlere daha ağır girmeye çalışıyorlar.
 Şöyle diyeyim, her gün otelden belli bir yere gidiyorum ve rickshaw 80 rupi civari tutuyor. Lakin her sabah gitmek istediğimde en az 10 rickshawa sormak zorundayım çünkü adamlar turistsin diye 200 rupiden başlatiyorlar(metre açık değil tabi,normalde metreyi açarlar). Bu durum gittiğim yerden otele geri dönmek istediğimde de gerçekleşiyor ve hiçbir şekilde şaşmıyor.
 hatta bugün 10 15 tane rickshaw vardı, hiçbirisi götürmedi. İbneler pazarlıkta yapmıyor, olmaz diyince sallamıyorlar, öyle rahat herifler.
 Sonunda uber çağırdım.
bu arada 1 dolar 70 rupi. Aslında çok bir fark yok ama aynı şeyi türkiyede de yabancılara yapiyorlar. Kıl olduğum olayı bu. Yer mi lan türk genci?

 Sokakta hissettiğim tek şey *welcome to the jungle* muhabbeti. Sürekli bir *güçlü olan hayatta kalır* kuralını hissediyorum ve hakikaten yorucu birşey bu. Rahatsız ediyor bu insanı ciddi bir şekilde.

 Sürekli bir *s.kimde degil hacı* muhabbeti geçiyor. Herşey yalapşap yapiliyor, ciddiye alınan tek şey pakistanla yaşanan sorunlar anladığım kadarıyla. Bir de hindular müslüman tayfayı zerre sevmeyip, üstüne *ya bu müslümanlar her şeyin ağzına sıçıyor* kafasındalar. Bunu diyen adam çevresine bakmıyor tabi.

 Bunun üstüne tabi bir de hayvani bir gelenek ve din etkisi olunca, alın sizi hindistan. Garip bir şekilde milliyetçiler ama. Hindistanla alakalı negatif bir eleştiriye hiçbir şekilde açık değiller ki eğer yurtdışındalarsa bu daha ciddi bir hal oluyor. Ulan ülkenden milyonlarca kişi s.ktirip gitmiş yurtdışına, geri kalanları bıraksan gidecek, sen ne milliyetçiliği sallıyorsun bana gerizekali?

Heryeri saran yolsuzluğu falan söylemiyorum bile. Plansızlık falan filan da had safhada.

 Bu arada güya *eski* ingiliz kolonisi burası. Nüfusun %10u ingilizce konuşabiliyor ve zaman zaman ciddi sıkıntılara girdiğim oldu. Eğitim seviyesi de böyle güzel işte.

Başka bir örnek vereyim; Adamlar hala görücü usulü evlilik yapiyor, bunu savunuyor. *Neden yabancı kadın almıyorsunuz* sorusuna verilen cevabı hiç unutmam;
 *ya yabancı kadınlar kolay aldatıyor, hem daha önce çok sevişmiş oluyor, uygun olmuyor*. Bu gerizekalılar hint kadınlarının aynı şeyleri yapmadığını zannediyor. Kafa yapısı böyle, algılamıyor, anlamıyor, dinlemiyor, beyin yok.

 Bu yazdıklarımın sadece Hindistana özgü olduğunu zannediyorsanız yamultayim sizi, öyle birşey yok.

 Gezdiğim bütün 3.dünya bok ülkelerinde hemen hemen aynı şeyler oluyor. Hemen örnekler;

-Karayiplerde beyazsanız geçirirler. Taksiden tut, restorana kadar. Hatta jamaikada bunu master degree olarak yaparlar. Curacaoda(ki hollanda krallığının bir parçasıdır) başbakan ilkokul mezunuydu. Nasıl bir fantazi değil mi?

-Kolombiyada eğer ispanyolcayı kolombiya aksanıyla konuşmazsanız, yine geçirirler. İngilizce konuşursanız geçirme 5x olur. Perulu adama 10 dolar çekti taksi, bana 15 dolar, kolombiyaliya 2 dolar. Çaktın köfteyi?
 Pablo escobarın zamanında bütün kolombiyayi satın aldığını unutmamak gerek ayrıca.

-Dominikte adamlar havaalanı-şehir merkezi toplu taşıma diye birşey yapmamışlar(yapmışlar da turiste binmeyin diyorlar açık açık). Dominikliye arattım fiyat aynı, ben aradım fiyat aynı, otel aradı fiyat aynı. Yani genel bir geçirme var.

-Çinde supermarkette fake alkol satılması. Kör eden fake alkol evet. Ha çin'e gitmedim ama gidenden duyduğum şey bu.

-Genelde bu tür ülkelerde iş yapmak sıkıntılıdır. Yerel partneriniz yalancı çıkar, dolandırıcı olabilir, dediğine güvenilmez ve hukuk sistemi sıkıntılı olduğu için bir b.k yapamazsınız.

Türkiyeyi saymaya gerek bile yok.

 Bu ülkelerin hakikaten gelişebileceğine inanan var mı? Kendi dilinde okuduğunu anlayamayan ülkeler listesi var, bakın.

 Olay şudur gençler, 3.dünya ülkelerinin 3.dünya olmasının sebebi politikacılar ve o ülkeyi yönetenler değildir. Asıl sebebi o ülkelerde yaşayanların yaşam tarzıdır ve boktan çalışan beyinleridir ki buna biz dahiliz, hatta dibine kadar.

 Eğer bakılırsa, 3.dünya ülkelerinde yolsuzluğun girla, eğitimin bok gibi, birbirine hiçbir şekilde güvenmeme, sürekli kazık yeme riski, hukuksuzluk ya da hukuğun abuk subuk işlemesi gibi ortak noktalar görülebilir.
 Bu noktalar işte o ülkelerin gelişmesini engelliyor.

Yani yahudilerin gizli planı falan yok. Suçlu amerikan emperyalizmi falan da değil, hatta amerika bu ülkeleri sallamaz bile.

 Kendi götünüze bakın ilk.


14 Ağustos 2019 Çarşamba

Egonomi çoh iyi

 Alaska sezonunu bitirirken yurdum ekonomisini de yakından takip ediyorum. Olayları özet geçeyim de millet anlasın.

 -Siyasal islamcılar ekonomiden anlamaz, okumaz, cahildir, tek bildikleri insan sömürüp paraları cebe atmaktır.
 Bu kural hiçbir ülkede değişmez genç, unutma.

 Şimdi kısaca anlatırsak, ülkedeki özellikle beyaz yaka dediğimiz kesim 2008den beri sıcak paranında etkisiyle kurlar güzelken gayet güzel bir hayat sürüyordu. Hele ki instagram falan çıkınca, olayın iyice boku çıktı. Her yaz yunandır, italyadır vs vs. derken selfienin, instagram turizminin falan bokunu çıkardı bizim millet(herşeyin bokunu çıkardıkları gibi).

 Lakin yıllardır eğitimli kişilerin söylediği şey, bu durumun geçici olduğu ve sonsuza kadar sürmeyeceği idi -ki sürmedi-. Neden sürmedi? dediğim gibi siyasal islamcılar ekonomiden anlamaz, nokta. Anca yol yapar.

 An itibariyle alım gücümüz hindistan-pakistan-bangladeş seviyesinde. Bak tayland bile demiyorum, onların beyaz yakalısı bizimkine basıyor(hatta genel halk olarak basıyor).
 Hatta ve hatta hindistanda falan yeme içme, genel market alışverişi falan ciddi anlamda ucuzdur ülke içi üretim manyak bir seviyede olduğu için. Bizde o da yok eskisi gibi.

 Seviyemiz bu, ekonominin düzeleceği de yok.

Ülkemiz instagramcıları artık kendi ülkesini keşfedebilir. Yok salda gölüymüş yok dogu ekpresiymiş, bilmemne. İyi oldu bu aslında. Hoş keşfedilen yerleri mükemmel hökümetimiz gayet s.kebilir. Hatta başladılar bile yavaştan.

 Uzaktan da olsa takip ediyorum fiyatları, genel durumu falan. Durumlar baya bok gibi ama krizi kullanıp gayet iyi iş yapanlarda mevcut(mesela ihracatçılar).

 Bu duruma üzülüyor muyum?

Tabi ki hayır.

 Hakettiğimiz seviye buydu çünkü ezelden beri.

29 Nisan 2019 Pazartesi

Seçim mi olmuş?

3 hafta gemideydim, ama seçimleri takip ettim. God bless meksikada roaming yapmayip cayır cayır data veren ABD sim kartı!
 Geç olacak ama tabi biz değerlendirmemizi yapalım.

Açık konuşmak gerekirse büyükşehirlerde 2014te ankarada yaptıkları gibi bir polis/belediye başkanı/içişleri bakanı baskını yapip akabinde oyların alayını değiştireceklerini düşünüyordum -ki tarih tekerrürden ibarettir- ama böyle birşey olmadı.

 Çok garip, hatta chpnin 3 büyük şehri alması çok daha garip, hatta ve hatta bu şehirleri alan kişilerin düzgün kişiler olması daha daha daha da garip. Teknik olarak parti farketmez, hepsinin adamı gücü eline aldığında çalar, işin özü budur ki garip taraf bu.

 İlk intibamız bu, tabi bu laflarımı yutabilirim, umarım yutarım.

YSK'nin akpnin arka bahçesi olduğunu zannediyorduk, değilmiş. Narcos dizisinde pablo escobarı herkesi satın alıp, ysknin kolombiyasını satın alamamasını hatırlattı bu.

Yurdum seçmeni yine ters köşeye yatırdı beni. Demirelin bir lafı vardır *bu ülkede tencerenin düşüremeyeceği iktidar yoktur* diye.

 Bakalım hakikaten düşürecek mi düşürmeyecek mi. Bu seçimler testti, gerisine bakıcaz.

Dolar bu arada 6 lira, taksitlerim türk lirasıylaydı, sesli gülüyorum.

 Ha bu arada sezonluk olarak eylülün sonuna kadar alaskadayım. 2011den beri bir değişiklik var mı yok mu bakıcaz. Sürüyle food truck falan gelmiş deyolla ki yemek sorundu hakikaten.

 mekan güzel de, türkiyeye dönüş uçak bileti yok. Bildiğin yok.

Öptüm ciao.

Bavul kaybetme hikayesi

 Evet şaşıracaksınız, 2011den beri sürekli bir yerlere giderim(neredeyse hepsi aktarmadır) ve şimdiye kadar hiçbir sefer bavulu kaybetmedim.

 Sebebi ise transit uçulan yere girme imkanım var ise(vizesizse), pasaportu geçip, bavulu alıp tekrar check in yapiyordum, hiç şaşmaz bu hatta. Lakin mükemmel pasaportumuz sayesinde bu olamayabiliyor bazen.

 Herşeyin bir ilki vardır diyoruz ve bunu anlatıyoruz.

1 ay trde kalacağıma 3 hafta gemiye gidip vakit geçireyim demiştim, izmir çıkışlı(ki bu da ilktir benim için) münih aktarmalı houston bileti aldı şirket. İyi güzel aldı da, münihe kadar sun express(lufthansanın), münihte bir gece kalmalı, sonra unitedla houstona gitmeli bir bilet var ve bu bileti lufthansa satmiş.
 Ha bu arada düzgün uçuş önerimi kabul etmeyen CEO'ya kafam girsin. Bir bildiğimiz var genç!

Neyse,

 Neden istanbul çıkışlı almadık? çünkü uçuş 6sindaydı ve biletleri paso iptal etme durumları olduğu için almadık. Ayrica yeni havaalanını ölsen 1 sene kullanmam. Trde yeni çıkan birşeyi ilk defa kullanırsanız ya ölürsünüz, ya kazıklanırsınız ya da rezil olursunuz. İlk önce insanlar ölsün, gazetelere çıksın, ortalığı düzeltsinler, sonra kullanırız.
 Örnekler için bilimum tren kazaları, pasaportlar ilk çıkınca 5 senelik ücret alip, pasaport dağitip daha sonra 10 seneliği aynı parayla veren devlet, vs vs.
 Ülkeni tanıyacaksın.

 Konudan ayrılmayalım;

Münihte sıkıntı yok, adamlar iyi yer yapmışlar da, kardeşim 10da heryeri niye kapatıyorsunuz? Manyak mısınız lan?
 Neyse ki transit yolcular için ücretsiz lounge tarzı bir yer yapılmış, bildiğin böyle internetli elektrik prizli, yataklı falan yatabiliyorsunuz geceleri. Lufthansa müşteri hizmetleri de yastık+battaniye falan pakedi veriyor.

 Sabah uçağa binmeden önce müşteri hizmetlerine bavulun uçağa yüklendiği teyidi aldıktan sonra houstona varınca öğrendik ki sun expressle united arasında bavul anlaşması yokmuş(bu ne demek kardeşim).

 Sonuç şu, elde sırt çantası, altta şort, 11 saatlik uçuş sonrası hafif yamulmuş bünye(artık yaşlandık) ve gerizekalı united'in geminin yanaştığı limanlara bavulu yollayamayacağı bilgisini almak -ki yalan, her zaman yapılan şey bu-.

 Ha bu arada gemiye bindiğim gün fırtına çıktı böyle hortumlu falan(bildiğin korktum, evet), uçuşların alayı da ondan dolayı iptal olunca 1 hafta mal gibi kaldık biz.

 Neyse ki otel avmnin yakınındaydı da 2 3 gömlekle falan işi çözdük. United bunları karşılıyormuş(bakıcaz hakikaten karşılıyor mu).

 Ben gemiye bindim, bu arada tabi her gün müşteri hizmetlerini arayip *bakın uçuş var american airlines'in meksikaya, yollayın ben alayım ordan* diyorum, karşımdaki hintli eleman, dünyadan haberi yok, anca ekrana bakıp bilgi verip *tamam efendim* tarzı muhabbet çekiyor ki asyada birisi böyle bir muhabbet çekiyorsa anlıyorum ki o dümdüz kolpa.

 Sonra dedim ki tamam bari havaalanından cruise terminaline yollayın, herif cruise terminalini havaalanının yanında zannediyor. Ki normal şartlarda bu hizmetin verilmesi lazım ama adamları çok zorlamak istemedim(ellerine yüzlerine bulaştırmasınlar diye), gittim kendim aldım 1 hafta sonra bavulu.

 Bu arada houstondan cruise terminaline her gidiş 30 dolares,belirteyim.

İşin özü şudur; united'a kafam girsin bu 1.
 Bavulun fotografını çekin, çok işe yariyor, bu 2. Her uçuştan önce yapın bunu.
 Sırf ucuz olsun, bak ingilizce de konuşuyorlar diye bütün call centeri hindistan adlı boktan ülkeye almak bir şeyi çözmüyormuş, bu da 3.

 United boktan bu arada. Filmler boktan, yemekler eh işte, koltuklar ortalama üstü(ki boy 1.83 benim). 

 Yahu abd gibi bir ülkede o kadar havayolu firması var, bir tane thy,lufthansa, qatar kalitesinde firma neden çıkmıyor onu anlamıyorum ben.

 Neyse ki seni hala seviyorum sayın ABD, ama senin topraklarında yaşamam, cık.

Ha bu arada ilk defa tek soruyla pasaporttan geçtim, bundan sonra ölsen zorunlu olmadığı sürece schengen mengen uğraşmam. Adam basıyor 10 seneliği, kafan rahat.

 Ciao.

16 Şubat 2019 Cumartesi

Bangkokta Sürreal bir mekan,Mega Plaza

 Valla böyle birşey yazacağımı tahmin etmiyordum ama bugün bildiğin nostaljinin dibine vurdum,duygulandım.

 Sabah bizim öğretmenin kardeşinin cafesine uğradim(taylanddaki ender caz kafelerden birisi,evet), motorsikletle fantastik bir seyahat yaparken bir mekanın önünde captain america ve spider man'i görünce merak ettim neymiş bu diye.

 Evet gençler,içinde 600 tane mağazanın olduğu,5 katlı(6da olabilir) zannedersem dünyadaki ilk-tek-en büyük oyuncak merkezi Mega Plaza denilen yer.

 Adresi vereyim; old townda.
900 Mahachai Road | Wang Burapha Phirom, Phra Nakhon, Bangkok 10200, Thailand
 Mega plaza diye aratın google mapsta.
 Mega mall diye başka bir alışveriş merkezi var,karıştırılmasın.

 Burasının sürreal olma sebebi oyuncak satması değil. Aynı çatı altında saatçi+drone satanlar+oyuncak/figurine ve silah(bb gun) satanlar mevcut. Bebeler falan gezinirken silah satan abi çıkabiliyor karşınıza. Üst katlarında kameracılarda var ama kamera için bangkokta apayrı bir mekan mevcut zaten.

 Nostaljik kısmı şu, eski nintendo kartuşları(oyunlar),playstation 1 satan(80 dolar civarıydı) mekanlar, hatta ve hatta magic the gathering ve pokemon kartı satan yer bile var. Hatta özel bir alan gördüm milletin magic ve pokemon oynadığı. Zamanında ankarada oversoul vardı bilen bilir(ben 16 yaşında falandım,13 sene önce).

 Bunun dışında ciddi sayıda figurine'ler,hayvani büyüklükte marvel karakterleri falanda var. Hatta pikaçu falan bile gördüm.

 Gözümle gördüğüm kadarıyla figurine'lerin kalitesi hakikaten güzel(boktan olanları da var). Fiyat sormadım ama ki genelde yazıyor zaten üstünde. 1'e 1 boyutta modellerde mevcut. WOW ile alakalı illidan ve sylvanas gördüm.

 video atayım hemen:
 https://www.youtube.com/watch?v=BFR208k35xc

 https://www.youtube.com/watch?v=Vb-5cEKliRI


Fotografları googledan çaldım,hiç telefondan falan nakletmeye uğraşamam.













 Yürümek zorlaşabiliyor yalnız söyleyeyim. Her yerde birşeyler var.

Hadi bu da nerd toplumuna amme hizmeti olsun.

5 Şubat 2019 Salı

Taylandda bir hastane hikayesi

 Şubat sonuna kadar bangkoktayım. Gitme sebebi bende kalsın(zannediğin sebep değil kuzum). 3. gelişim zaten.

 İşin özü şu; ben 45 küsür ülke,160 küsür şehirde en abuk şeyleri yedim, birşey olmadı. Lakin birkaç gün önce kızarmış pilav+tavuğu mideye indirdikten sonra gecenin yarısı bildiğin alayını kustum.

 Sonuç şu; o.ç çinliler pirincin plastiğini yapip, bize kakalamışlar. Kustuktan sonra ağızda kalan plastik tadından anladım.

 14 saat yatakta kıvranıp, çaydır, meyvedir vs ile birşey olmayınca, hastanenin yolunu tuttuk.

Bu arada gıda zehirlenmesi boktan birşeymiş, bildiğin öldürmeyip,süründürüyor resmen.

 Neyse,

Resepsiyonu aradım,Grab çağırdı(uber'in asya versiyonu),St.Louis hastanesine şutladılar. Fransızlar yapmış heralde bu hastaneyi.

 Açık konuşayım bildiğin ilkel bir yer bekliyordum ama bizim özel hastane tarzı bir yer çıktı.

Doktoru görüp tedaviye başlamam 15 dakika falan sürdü, öyle de hızlılar.

 Kayıt sırasında form dolduruyorsunuz ve pasaport veriliyor. Formdaki en abuk soru şu,
-Dininiz nedir?
 
 Herhangi bir batı ülkesinde skandal olabilecek bir soru bu. Politik doğruculuk denilen saçma sapan şeyin anlamını bilmeyen Taylandı sevme sebeplerimden bir tanesi.

 En nihayetinde doktor geldi,elden enjeksiyonu dayadı,1 saat serum verdi kendime geldim. 7-8 saat uykudan sonra geçti.

Sürpriz şu gençler,yazıyorum;

 Hasta kabul+doktor görmek+tedavi+serum+yaklaşık 8 tane ayrı ilaca verdiğim ücret 80 DOLARES! Sağlık sigortası falan yok,türkiyede bile sigortam yok benim.

İnanmayan olursa faturası var da, hiç kasamam şimdi. İnanmazsanız umurumda değil.

Medikal turizm için gidilebilir mi acaba,merak ettim şimdi.