26 Şubat 2013 Salı

Yolculuk,izlenimler,yeni gemi nası lan?

 Şimcik
Airfrance ile alakalı tek iyi birşey okumamıştım,uçakta zaten lufthansa+air france+air france şeklinde olduğu için *aha o bagaj gitti panpa* kafasındaydım.

 Bagaj gitmedi,airfrance'in *muamelesi*nide baya baya sevdim.Gülümseme tam,ingilizce konuşmada problem yok,kısa seyahatlerde bile kahve falan veriyolar.O portakallı kurabiyeden 2 koli almak lazım.

 İlk giriş almanyaya başka ülkenin vizesiyle olacağı için,fantastik diyaloglar kurulacağını zannediyodum,öyle bişey olmadı,çok üzüldüm.Adam 1 soru sordu,sonra şutladı.Bizimkiler nasil tecavüz ettiyse ülkeye,artık koyveriyolar heralde.

 Asıl dumur şu;
Bizim güzide pasaport polisimize *damgayı arka sayfaya vururmusunuz* dediğimde kendisiyle bunun neden böyle olması konusunu en aşağı 15 dakika tartışmak durumunda kaldım.
 Başka ülkeye elimizi kolumuzu sallayarak giriyoruz,ülkeden çıkamiyoruz,bu ne lan?
 SANANE birader damgayi hangi sayfaya istediğim,sana giren çıkan mı var?
Ne güzel istanbulda tek kelime etmiyolardi be.Zannedersem esenboğadakilerin canı çok sıkılmakta.

 Havaalanında zaten karşılamaya fransız bi eleman gelmişti,ingilizce durumu malum.Herif basit cümleleri bile zor anladı.

 Genel olarak söylemek gerekirse,gemi çok büyük lan.Mürettebatın yaşam alanını oluşturan 4.katta,bir yerden bir yere gitmek için rahat 10 dakika yürünür.
 Ha tabi italyanların dallamalıklarını unutmamak lazım.Yemekhane ebesinin damında,bar tamamen başka bi yerde,muhasebeci başka bi köşede,birbirlerinden saçma sapan uzaktalar.
 Bu şirketle eski şirketim arasındaki en büyük değişikliklerden biri bu adamlarda *crew admin* ve *crew welfare officer* olmaması.Bunlar yerine *crew purser* denilen eleman herşeyi hallediyo(muhasebeci yani).Hoş crew admin veya welfare officera gerek yok çünkü mürettebat için adam gibi organizasyon yok.Hoş parti marti mevcut yine.

 Ayni şekilde gemi yeni olduğu için çoğu şey daha gelmedi,mesela telefon kartı,mürettebat için özel mağaza var o da yok.Hatta gemide askı yok abi saçma sapan şekilde.

 Geminin iç dizaynı italyanlardan bekleneceği şekilde gayet orijinal ve güzel.Mesela haribo jelibonlardan yapılmış hayvan gibi vazolar şeker dükkanının hemen karşısında.
 O vazodaki jelibonlar gerçek ve yenilebiliyo evet.

 İngilizce kısmı yeterli ama sıkıntılı olan durumlar oluyor.En basitinden gemideki çoğu kişi italyancada öğrenmiş,ilk muhabbet italyanca oluyo genelde.Ama resmi dil ingilizce.

 Farkedilen başka bir şey,eski şirketteki gibi amerikalı,kanadalı,ingiliz falan olmaması.Az buz ingiliz/avustralyalı varmış ama amerikalı falan yok.En fazla amerikalının olduğu dansçılar güney amerikalı mesela.

 Organizasyon konusunda koca bir sıfır veriyorum kendilerine.Gemide birşeyler almak istendiğinde kimlik kartına para koymak gerekli.Eski şirkette bunun için makina vardı ve 5 saniye sürüyordu.
 Burada ise gemiye para koymak,kimlik kartı çıkartmak,ve diğer hayati işlemlere muhasebeci bakıyor ve her zaman kuyruk mevcut.

 Hatta bu gemi yeni olduğundan dolayı dün hayvan gibi personel geldi.Biz erken geldiğimiz için yarım saatte hallettik ama gece 11de gelenler,sabah 4e kadar beklemiş mesela.
 İyi tarafı gemi kartını direk veriyolar.Eski şirkette 4 gün falan bekleniyodu.

Ha bide,ben personele adam gibi ürün eğitimi falan vermiyolar diye duymuştum,aslında eğitim veriliyormuş.Hoş eski şirket kadar komplike değil.

 Fransa'ya gelirsek.
 Uçaktan gördüğüm kadarıyla kırsal alanlar baya güzel.St.nazaire için konuşursam;
Geminin yapıldığı tersane allahın unuttuğu yerde.En yakın markete gitmek 40 dakika falan sürüyo.Hayvan gibi soğuğu ve rüzgari söylemiyorum bile.
 Bunun dışında gelen ürün sayısı eski şirketle karşılaştırılırsa 4 kat falan fazla olduğu için eşekler gibi çalişicaz(son 4-5 gün hariç).Ben 10 gün yaticaz,sonra mallar gelecek onları yerleştiricez ve işimize bakıcaz zannediyodum,göte gelmiş oldum.

 Aslında bu dallamalar gayet güzel ingilizce biliyoda,anlaşılmayan şekilde alınan cevap hep fransızca.1 değil 2 değil,nasi gerzekçe bişeydir yahu.

 Bugün zorunlu bazı şeyler almak için en yakın markete gittik ve ürün listesi şu şekilde:
Lindt çikolata=1.5 euro,Türkiyede=7 lira
8li makaron=3 euro,türkiyedeki laduree'de 8li makaron=45 lira
Kinderin büyük pakette satılan ürünleride var,saçma sapan ucuz yine.

 Peynir çeşitlerine girmicem bile.
Bu listeyi yapmamım sebebi çikolatarın özellikle saçma sapan ucuz olmasıydı.

Birisi bizi ağır kazıklıyomuş türkiyede ya,neyse.

 Sonuç olarak,zannedersem Nantese falan gidemicez bu çalişma temposundan dolayı.

Herkesten duyduğum paranın *baya mis* olduğu.Hatta müdür bizim aldığımız parayı ağzı açık dinledi.En nihayetinde babamızın hayrı için bu işi yapmiyoruz.

 Bi ara tekrar yazarım.

22 Şubat 2013 Cuma

Gemi personeli olarak gemide nası vakit geçirilir?

 Aslında gidene kadar bişey yazmıcaktımda,ilham geldi yazıyım dedim(nası oluyosa).
Birazda gemide naapilir ne edilir onu yaziyim.Ha bu yazılanlar sadece celebrity gemileri için geçerlidir,msc'de ne olacağını artık tecrübe ederekten öğrenicez.

 Bilindiği üzere zamanımızın çoğu çalişmakla geçiyo eğer gemi limanda değilse.Limandaysa,zaten gemi kalkana kadar kendisiyle çok ilişkimiz olmuyo.

 Mürettebat için hayati önem taşıyan şeylerden birisi yemek kalitesi.Bu demek değildir ki personele verilen yemeğin tadı güzel-değil arkadaşım-.Ha çinlidir,endonezyalıdır vs.yemeğin kalitesini pek sallayan adamlar değilde,eğer türkiyeden geliyosanız sallıyosunuz abicim.Ha garson vs. tayfasından olan türkler personel yemekhanesine mahkum.Onlarında felsefesi *tecavüz kaçınılmazsa zevk alalım bari* oluyo zaten.

 Staff kategorisindeki çalışanlar olarak açık büfe ve gemideki her türlü restoran+cafe'ye gidebiliyoduk.Tabi bazı kuralları var bu işin.
 -Açık büfe çok kalabalık olmayacak
 -Bir masaya en fazla 4 tane gemi personeli oturabilir.Çakallık yapip yan yana 2 masaya 4 kişi oturunca,uyarıyı yersiniz.
 -Eğer gemide salgın hastalık varsa,otel müdürü istediği zaman açık büfeyi mürettebata kapatabilir.Ki bu dediğim 2.gemime ilk geldiğimde 1 ay boyunca oldu.

 Açık büfeye genelde gemi full denizde olduğu günler gidiyoduk akşam yemeği için.Kalabalık olduğu zamanlarıda bildiğimiz için,ona göre ayarliyoduk işimizi(öğleden sonra 5-7 arası kalabalık olur).

 Açık büfede aslında çok fazla bi seçenek yok.Asya mutfağı ağırlıklı,özellikle stir fry(çin eriştesi),hint yemekleri,makarna,bide grill vardı.
 Şu şekilde kendisi:
http://www.celebritycruises.com/onboard/level3Type4.do?pagename=onboard_celebrity_restaurants_cafes_cafes_casual_dining&parentpage=onboard_celebrity_restaurants_cafes

 Bizim damak tadımıza uygun hint yemekleri mevcut,birde stir fry.Ben ilk başta stir fry'a sardırdım(hatta tarifini bilem aldım),daha sonra hint yemeklerine,daha sonra 2sine birden.
 Grill kısmında çiğ tavuk,kafam kadar amerikan bifteği veya balık var.Bunlardan birini seçince,personel sizin için kızartıp,patates kızartmasıyla beraber geri veriyo.Ayrica bu kısımda peynir çeşitleri,salam,hint yemekleri falanda var.
 Bide dondurma kısmı var.

 Açık büfenin hayat kurtaran başka bir tarafı ise,gece 1e kadar açık olan pizza kısmı.İşten gece 11.30-12 gibi çıkınca,personel yemekhanesinde bişey olmuyo tabi,bundan dolayı açık büfedeki pizzalar hayat kurtarıyo.

 Yani açık büfeyle öyle yada böyle kanka olunuyor.Ayrica tamamen ücretsiz.

Bunun dışında,geminin büyüklüğüne bağlı olarak bir veya birkaç tane speciality restoranlar bulunmakta.İlk gemimde 1 tane,ikincisinde 2 tane vardı.
 Bu speciality restoranlar sadece akşam yemeği için açık(bazen öğle yemeğinde de açık) ve önceden rezervasyon alınması gerekiyor.Eğer gemi gece bir limanda kalmiyorsa veya müdürden izniniz falan yoksa,bu restoranlara gidemezsiniz.

 Biz sadece Tuscan Grill'e gidebildik.
Şu adresten menü görülebilir:
 http://www.celebritycruises.com/onboard/level3Type1.do?pagename=onboard_celebrity_restaurants_cafes_tuscan_grille_restaurant&parentpage=onboard_celebrity_restaurants_cafes

Tuscan Grill adından belli olacağı üzere italyan restoranı,mürettebata %50 indirimli(bazen ekstra indirimde veriyolar).5 yıldızlı restoran işte,lord muamelesi görüyosunuz.
 3 çeşit yemek seçilebiliyor(giriş,ana yemek,tatlı şeklinde).İstenirse şarapta alınabiliyor(ekstra).Biz kişi başı 25 dolar verdik,geberene kadar yedik.Mide orgazmı yaşadık ekstradan.
 Speciality restoranlarda bir dress code mevcut.Müşteri/mürettebat farketmez,herkes takım elbiseyle girmek zorundadır.

 Speciality restoranlar dışında,geminin tam merkezinde cafe ve galetaria'da mevcut.
http://www.celebritycruises.com/onboard/level3Type1.do?pagename=onboard_celebrity_restaurants_cafes_cafe_al_bacio&parentpage=onboard_celebrity_restaurants_cafes

 Kaptanı,otel müdürünü falan göreceğiniz yegane yerlerden birisidir burası.İtalyan cafesi tarzında bi yer.Mürettebat yine %50 indirim alır,bunun dışında cafedeki kurabiyeler falanda beleştir.Ayrica ufak tefek tatlılarda var.
 Burada içilebilecek en güzel şey *iglu* denilen bir cins frappe.Bağımlılık yapar.Evde yapılabilir.

Cafenin tam karşısında Galetaria denilen bir mekan var.Bunlarda her gün taze ev yapımı italyan dondurmaları sunuyor.Öğleden sonra 3-7 arası *happy hour*,yani 2 top dondurma alaka 2 top dondurma bedava.Mürettebata %50 indirimli.Eğer happy hour zamanında gidilirse,4 top dondurma 1.50 dolara alınabilir.
 Şimdiye kadar yediğim en güzel *şey* kendisi.Kendisine rakip aricam italyada özellikle.

 Yemek konusunda en güzel mekanı sona sakladım tabi.
Bistro on five denilen mekan sabah 6tan gecenin yarısına kadar açık(en son müşteri gece 12de gelebilir).Türkiye şartlarında yenilebilecek en güzel krepi yapar kendileri.
 3 çeşit krep 5 dolar.
Da,bu adamlar bildiğiniz şekilde krep yapmiyor.
Menü şurda:
http://www.celebritycruises.com/onboard/level3Type1.do?pagename=onboard_celebrity_restaurants_cafes_bistro_on_five&parentpage=onboard_celebrity_restaurants_cafes

 Anlatılması biraz zor ama mesela *mediterranean*ın içinde kızartılmış tavuk+sarmısak,domates,mozarella peyniri ve basil pesto sosu mevcut.
 Bizdeki gibi krebi yapıp içine nutellayı sürelim diye bişey yok.Ha o çeşit kreplerde var.

Krep dışında panini'de yapiyorlar -ki güzel,çok güzel,çok çok güzel-.Çorbada mevcut(günlük değişiyor).

 Ne ısmarlarsanız ısmarlayın,gemi genelinde porsiyonlar büyük olduğu için,geberene kadar yemiş oluyosunuz.Eğer işimiz ağır olmasaydı,ciddi şekilde kilo alınabilirdim burası sayesinde.
 Genelde her cruise 1-2 kere giderdik buraya iş sonrası.

 Bu saydığım mekanlar dışında ana restoranda mevcut.Bu restorana müşteriler para vermiyor ama mürettebata paralı(10 dolar falan).5 çeşit yemek veriliyor.İlk gemimde müdürle falan gitmiştik,herkes salyangoz yiyince(fransız yemeğiymiş) biraz tadım kaçmıştı.İkinci gemide hiç uğramadım kendisine.
 Salyangoz yenilir mi lan?

Bu saydıklarım arasındaki bistro gemiye müşteri olarak tekrar gelmek için gerekli nedeni oluşturmakta.

 Yemek faslı bu aslında.

Bide ilk gemimde sıkça uğradığımız(hemen kıçımızın dibindeydi de ondan) Martini bar mevcut.Burası adı üstünde martini yapar,mürettebat 5 dolar öder.Gece 10dan sonra personel buraya doluşur.Kaptandır,otel müdürüdür,yeme içme müdürüdür falan burada görülebilir her gece.
 Alkolle çok aram olmadığından dolayı çok takılmadım buraya.Ha güzel muhabbet dönüyo o ayrı.

Yeme-içme kısmının sonuna geldik.

 Aktiviteler konusuna değinirsek;
Bilindiği üzere sadece personelin takılabileceği mekanlar mevcut gemide.Bunlar şöyle:
 -Staff bar:Burası pub tarzı bi yer.Akşama kadar millet burda dinlenir.Akşam millet işten çıkınca ağzına kadar dolar.Alkol,cips,abur cubur,kahve falan alınabilir buradan.
 -Crew bar:Herşeyin başladığı ve bittiği yer burası.Her gece parti olur -temalı hemide-,herkes içer,sıçar vs.Özellikle her cruise'un son günü tıklım tıklım olur.2 kere heavy metal gecesi için dj'lik yaptığım yerdir ayrica.
Gemideki fantastik olayların %90i crew bar'da yaşanır.En basit örnek olarak taş gibi 1.80lik sırp bir ablanın(ki kendisi insan kaynakları müdürüdür),bayadır muhabbet ettiğiniz ufak tefek endonezyalı bi elemanı adım adım götürdüğüne şahit olabilirsiniz,sonraki gün o elemanın gelip *nirvanaya ulaştım,kesip duvara asıcam artık* demesinede.
 Gemideki türk popülasyonuna göre crew bar dahada fantastik olabilir.Apaçi dansları,milleti kesen ama kılını kıpırdatmayan yurdum hatunları falan(ha zenciyseniz/latinseniz farklı tabi).Türkiyede neyse,burda da aynı.

 Bunun dışında insan kaynakları takımı gemide değişik organizasyonlar düzenler.Mesela:
 -Bingo:Amerikan tarzı tombala.Genelde 3 oyundan oluşur,(birinci çinko,ikinci çinko tarzı)ilk oyunu kazanana genelde fotoğraf makinasi,2.ye laptop,son oyunu kazanana yüklü bir miktar para ödülü verilir.İlk gemimde tek sayıyla 5000 doları kaçırdım,ikinci gemide 1000 doları kaptım ama.
 -Wine and Cheese:Bu da şarap gecesi işte.Peynirde var.Çok bi olayı yok,muhabbet ediliyo.Genelde geminin gitaristide gelir,bişeyler tıngırdatır.
 -Karaoke gecesi:Bunun ne olduğu belli.

Ayrica yeme-içme müdürü de ara sıra organizasyonlar düzenler.Bu organizasyonlar genelde geminin en önündeki personel havuzununda olduğu mekanda olur.Millet yer içer sıçar işte.

 Eğer gemi bir limanda gece kalıyorsa veya müdürden o akşam izin aldıysanız,tiyatrodaki şovlarada gidilebilir.Gayette eğlencelidir aslında.Arada gemiye sihirbaz falan gelir,onlar mürettebata özel şov yapar.

 Bütün bu organizasyonlar haricinde,departmanlar başka organizasyonlar/partiler vs. yapabilir insan kaynaklarıyla beraber çalişarak.Mesela spa takımı *en güzel vücutlu erkek* yarışması düzenleyebilir.Bunlar olur yani.

 Aktivite/organizasyon vs. konusunda ne çıkacağı pek belli olmuyor aslında.

Sonuç olarak gemide yapılacak şeyler inanılmaz fazla olmasada,gayet yeterli.Ama şirkete göre değişir tabi bu.Mesela carnival gemileri çok daha eğlenceliymiş miş miş gibi duyumlar aldım.

8 Şubat 2013 Cuma

Fransa denizci vizesi almaca

 Eveeeet
Bilindiği üzere gemi fransada hala yapılmakta olduğu için,süpersonik bir türk vatandaşı olarak elçiliğe bi ziyarette bulunmak gerekiyor,kafana göre ülkeye giremiyosun en nihayetinde.

 Her ne kadar çok türkün yaşadığı ülkelerin elçilikleriyle işim olmasını istemesemde,ne yazık ki iş dolayısıyla fransa elçiliğinden randevu almak durumunda kaldık.

 Aslında elçiliğin websitesi gayet güzel,istenen belgelerin birkaçı yazmiyor(vukuatlı nüfus kağıdı mesela),hoş her ülkenin bunu istediğini bildiğim için,onuda ekledim.

 VFS global adlı şirketi ariyosunuz ilk,adamlar randevu veriyo.Bu şirket istanbulda ama ankaradaki elçilik içinde randevu veriyolar.Bu randevu içinde 21 liracık veriyosunuz.

 Sonuçta denizci vizesi için gereken evraklar belli,
-Pasaport fotokopisi+eski pasaportun sadece vize sayfalarını aliyolar
-Şirketten 2 tane belge+kontrat gelmişti,onlar
-Vukuatlı nüfus kağıdı(bu yazmiyo websitesinde)
-Seyahat sigortası
-Gemiadamı cüzdanının fotokopisinide aldılar
-Vize başvurusunda bulunurken 60 euro karşılığı Türk lirasi kabul ediliyo sadece.O da şu an 140.50 lira.
-Biyometrik fotoğraf,2 tane
-Nüfus cüzdanı fotokopisi
-Şirketten gelen uçak bileti

 Aslında amacım 1 senelik,her gidişte 90 gün kalma hakkı sağlayan vize almaktı.Zaten konsoloslada mailleştiğimiz için,*verilebilir* demişti kendisi.Atılan maillara cevap veriyorlar.

 Kışın konsolosluk bölümünde kimse yok.Öğlen 12ye randevu vermişlerdi,12'yi biraz geçe gittim,direk içeriye girdim.Girişte bi tane görevli,belgeleri istenen sıraya göre ayarlamanızı istiyo,daha sonra içeri sokuyo.

 İçeride 4 tane gişe var,randevu saatine göre sırayla çağiriyolar.Ben gittiğimde 6 kişi falan vardı,40 dakika bekledim.
 Sebep gayet basit,gitmek isteyenlerin hepsi garip gurup insanlar,eksik belgeyle gelen,laf eden vs..Başı açık bir tane kadın olmaz mı ya?

 Mülakatı yapan kadın baya tatlıydı *internette yazdığı gibi köpek muamelesi çekiyolar vs* diye bişey yok yani.Varsada onu yapan bana denk gelmedi.

 Sonuç olarak standart soruları sordu,şirketten gelen belgelere baktı,*bu turları gösteren belge yok mu* diye sordu (birader internet diye bişey var),sonra bitti gitti işte.
 15 Şubatta gel,cep telefonunu açık tut,araştırıcaz diye *buyurdu* ve yolladı.Neyini araştıracaklarsa,baya sövdüm ama dallama fransızlar diye.Lan amerikalılar 2 günde yolladı,sen neyi araştırıyosun?
Bu sırada da 1 senelik vize istediğimi söyledim zaten,konsolosa söylicekmiş.

 Başvuruyu alınca barkod numaralı bir kağıt veriliyo.O barkod numarasıyla başvurunun sonucunu öğrenebiliyosunuz.Kargoyla pasaportu yollama falan yok.

 Sonuç olarak bugün rastgele bakarken,onaylandığını gördüm,1 senelik vermişler.
Oradaki görevli *1 sene sonra gel 5 senelik verelim* diyince,Fransayı sevmeye başladım(ağır küfür etmiştim önceden ya,neyse).

 1 senelik verdikleri için,bende genova'da gemiden ayrılacağım için,hiç türkiyeye uğramadan direk litvanyaya doğru akıcam(tallinnde olabilir,konuşmak lazım).Dibine kadar kullanmayan top olsun.


Yazicak çokta bişey kalmadı aslında,gemiye binince karalarım bişeyler.
 25inde Nantes'e gidiyoruz.