12 Kasım 2013 Salı

Nooldu ne bitti,yeni şirket falan,evet tekrar yeni şirket.

 Daha önce yazdığım gibi,bu aralar baya bişeyler oluyo,tam kesinleşmediğinden yazmadım.Şimdi kesinleşti,bakalım ne olmuş.

 Bilindiği üzere bu dallama italyanlarla işimi ağustos sonu bitirip,direk litvanyaya gitmiştim.Lakin bize özgü bir şekilde götü sağlama almadan gitmedim.

 Bu heriflerden baya baya sıkıldığımdan dolayı,başka şirket bakınırken,harding brothers aklıma geldi.Bi bakayım ne oluyo ne bitiyor diye.

 Bizim sektörde gemilerdeki mağazaları 4 şirket yönetiyor.İlki starboard -ki ilk şirketim bu-,ikincisi MSC kendi gemilerindeki mağazaları kendisi yönetmekte,üçüncüsü Harding Brothers -genelde ingiliz ve avustralya gemileri var-,öbürüde Princess Cruise line-bunlarda kendi gemilerinde kendi mağazalarını yönetiyo-.

 Şimdi burada anlaşılması gereken fark,Starboard ile Harding Brothers'in gemi şirketleriyle *kar ortaklığı* tarzı bir anlaşma yapıp,mağazalara kendi elemanlarını göndermesi(bunu yazdım zaten daha önce).Diğer söylediğim şirketlerde direk o şirketin elemanısınız.

 Bunlar aklıma yattı ama içeriden bilgi almam gerekiyodu.Ne oldu?

Starboardda çalışırken tanıştığım ingiliz arkadaşlara mesaj attım *hacı tanıdığınız var mı* diye.Kafa hatunlardan birisi *ben T&D manageri gerçek hayattan tanıyorum* diyince,içerden elemanımızı bulmuş olduk.

 Sonra öğrendim ki,eski müdür yardımcım da bu elemanı tanıyomuş.Vay babasını.

T&D Manager:Şirkette elemanların eğitiminden sorumlu kişiye denir.

 Bu elemana mail attim,o da gerekli kişilere yönlendirince,direk içeriden CV'yi yollamış bulunduk.Aradaki fark,online başvurunca sana geri dönmeleri 2 haftayı bulurken,bu adama direk CV'yi yolladım,o da ilgili kişinin masasının üstüne bırakmış bulundu.

Eylülde de başvurduğum pozisyon(jewellery specialist -yaaani mücevheratçı-)la ilgilenen hintli elemanla telefondan iş görüşmesi yapmış bulundum hayatımda ilk defa.

 Buradaki sıkıntı şu:
Telefonda iş görüşmesi yapmak başlı başına sıkıntı,vücut dili kullanamıyosun.Vurgu daha da önem taşıyor.
Hintli denilen kişilerin aksanı malum.Hoş bu eleman düzgündü,gerçi 1-2 sorusunu hakkaten anlamadım.
 Şaka bi yana,daha Türk işverenle iş görüşmesi yapmadan,Bir adet amarigalı,bir adet İtalyan ve bir adet ingilizimsi hintliyle iş görüşmesi yapıp,alayını geçmiş bulundum.Eğer düşünürsek,bir Türk işverenle görüşmede acayip çuvallayabilirim ciddi ciddi(bkz.anglosakson-ortadoğu kültür farklılığı).

 Sonuç olarak,Starboarddayken ki müdürümden aldığım mücevherat eğitimi işi almamı sağladı denilebilir.GIA denilen bu kurumun verdiği eğitim argo tabirle ağır ta...klı olup,sertifika da vermekte(bi ara gidip almak lazım).

 GIA=Gemologist Institution of America(Amerikan taşçılar Enstitüsü olarak çevirilebilir)

İşi de istediğim pozisyonda aldım zaten.

 İşi aldıktan sonra *offer letter* dediğimiz,resmi bir evrak geliyor(elemanın adı bu,işi aldığı pozisyon bu,vs. tarzı bilgiler yazıyor),bu evrakta yapılması gereken şeyler yazmakta.Onlarda şöyle:

1)Önceki işverenden 2 tane referans mektubu yollanacak.Ben önceki performans kayıtlarını yolladım.
2)C1D vizesi alınacak.Bunun için gereken belgeler veriliyor ama bende vardı zaten.
3)ENG1 sağlık raporu almak lazımdı,onu anlatıcam.
4)MCV vizesi denilen,3 sene geçerli Avustralya gemici vizesi almak lazım.Buna online başvurabiliyorsunuz ve onaylanması 3 gün sürüyor.Lakin benimki 1 ay sürdü,kontrat vs. istedikleri için.Mail atınca cevap vermeleri 2 hafta sürüyor mesela.Vize Pasaport numarasına kayıtlı olduğu için pasaporta vize basılmıyor(isteyen 70 dolar verip bastırabilir).Bu vize avustralyaya uçakla girmeye yaramiyor.Sadece Avustralyaya gemi ile gelebilirsiniz ve gemiden çıkışta havaalanına gidip ülkeden çıkabilirsiniz.Ülkede max. 5 gün kalınabilir.
5)STCW belgeleri.Bu belgeler türkiyeden gemiadamı cüzdanı alan herkeste mevcut zaten.

 Yani yapmam gereken tek şey sağlık raporu almaktı.İş burada zaten garip bi hal aldı.Daha önce yazdığım,AB üyesi olmamamız bu süreci tabiri caizse bok etti.

 Şimdi istenilen sağlık raporu(ENG1 diye geçiyor) İngiltere denizcilik bakanlığının tanıdığı cinsten özel bir sağlık raporu olmak zorunda.Eğer AB ülkesinden alınan gemiadamı cüzdanı var ise,onun sağlık raporu da kabul ediliyor.(tadaaa,battığımız nokta bu işte)

 Eğer öyle bir durum yoksa,Türkiyeye yakın sadece 3 yer bu raporu vermekte:
-İran
-Palma
-Nice

 İrandaki doktor cevap vermedi,Palma zaten turistik bi ada olduğu için ve uçak fiyatları tavan olduğundan dolayı Nice'ye gidiverdim.
 Doktoru arayıp randevu aldıktan sonra tabe.Garip bi şekilde ingilizce konuşuyodu,bak sen şu allahın işine.Elin fransızını görüyomusun?

 Ha bu arada bu sağlık raporunu Bangladeşten,Trinidad ve Tobagodan,Filipinlerden falan alabilirsiniz ama Türkiyeden alamazsınız(hani ülke çok gelişti falan diyolar ya,söyliyim dedim,lafımı sokiyim bu arada).

 Sonuçta Niceye gidiverdik.Burada *god bless 1 yıllık schengen vizesi* diyoruz.

Doktor da garip çıktı zaten.Allahın manyağı 80 ihtilalini görmüş,turistken gelmiş,zor kaçmış kadın ülkeden,30 seneden sonra ilk defa gelmiş *Türkiye çok gelişmiş yaaae* diyo.Gökdelenle gelişme olsaydı,ohooo.

 Konudan sapmayalım,

Sağlık raporundan sonra gereken belgeleri  şirkete yolladım,kendilerinin benim adıma İngiltere gemiadamı cüzdanına başvurmaları gerekiyodu.

 Cüzdanın ücreti 40 poundmuş(şirket ödedi).Kendi vatandaşından 200 lira alan devlete duyurulur.Arada lafımı sokmadan geçmeyeyim.

 Aynı şekilde cüzdanın çıkması 2 hafta süreceğinden dolayı,bu arada Litvanyaya ucuz uçak bileti bulduğumdan dolayı,2 hafta oraya kaçtım.Yine *god bless 1 yıllık schengen* diyoruz.

 Tam memlekete geldiğim gün(aha bugün işte),cüzdan geldi.Hesaba bak birader.

 Şu an ki sıkıntı aynen şöyle:
Gemiye katılmadan önce 1 hafta eğitim görmem lazım Bristolde.Gemiadamı cüzdanı sadece görev için İngiltereye vizesiz giriş sağladığında dolayı,şirketin eğitimin bitiş tarihi ile,gemiye biniş tarihini arka arkaya  ayarlaması gerekecek.

Bu da gidilebilecek gemi sayısını kısıtlamakta.Sadece İngiltereden binebiliyoruz yani şu an.Yoksa adamlar çatır çatır *business visa* istiyor.

 Sonuç olarak bizim işin en kötü tarafına gelmiş bulundum.Beklemek.

Cüzdan afilli ama:


 Googledan çaldım resmi.

 Buna sahip olmak Schengen almayı kolaylaştıracak mı,veya sınırda insan gibi muamele görmemi sağlayacak mı,bekleyip görücez.

 Kontrat gelince yazarım tekrar.

Hadi Ciao.

18 Ekim 2013 Cuma

Havayolları karşılaştırması

 Aslında baya bişeyler oluyo bu aralar ama daha birşey kesinleşmediği için yazmiyorum.
Kesinleşince yazıcam,şirket değişimi vs.Uzun bi süreç sonuçta(burada AB üyesi olmamamızın süreci en az 1 ay uzattığına dikkat çekerim).

 Neyse,konuya geri dönersek;
Bilindiği üzere sürüyle değişik uçak firması kullandım şimdiye kadar,onların ufak bi karşılaştırmasını yapicam,firma seçeceklere yardımcı olsun diye.Bu başlık sürekli güncellenecektir.

 Başlayalim:

-THY:THY'yi Amsterdam-İstanbul arası ve İstanbul-New york arası kullandım.Yemek konusunda(okyanus ötesi veya avrupa farketmez),dünya lideri olabilir bence.Bunun en önemli sebebi yemeklerin bizim damak tadımıza uygun olması ve baya kapsamlı olması.
 Pilotlar arasında yunanlarda var,şaşırmamak gerek.Yunan havayolları battığı için bize transfer olmuşlar.
Bu arada değişik bi şekilde okyanus ötesi ve avrupa uçuşlarında servis/yemek konusunda çok bir değişiklik yok.
 Servis konusunda gülümseme konusuna girilmesi lazım.Hoş kabin memurlarını ölümüne çalıştırdıkları göz önüne alınırsa,çokta bişey demiyorum buna.
 Kabin elemanlarının daha çok dil bilmesi ve ingilizcelerini geliştirmesi gerek.
Ayrica bir kere miller sağolsun Vilnius uçuşlarından birisini business class yapma şansım olmuştu birkaç sene önce.İstanbuldaki lounge'un efsane güzel yemeklerini ve uçaktaki porselen tabaklarını hatırlıyorum.

-Lufthansa:Bunları istanbul-san francisco ve istanbul-miami arası frankfurt aktarmalı olarak kullandım.Yemek konusu bize göre biraz sıkıntı.İstanbul kalkışlı uçuşlarda domuz eti vermeseler de,frankfurttan sonra domuz eti veriyolar(eğer yemiyosanız sıkıntı oluyor).Bana giren çıkan çok bişey olmadı gerçi.
 Güleryüz,servis vs. 10 numara.Hosteslerde güzel şimdi,yalan söylemiyim.

-Airbaltic: Bu letonya merkezli bir havayolu.Hissedarları arasında Litvanya devleti de var.Kaç kere kullandığımı hatırlamiyorum.
 Bir yere gitmek için illa rigadan aktarma yapicaksınız,onu söyliyim baştan.Ryanair kafasında takılıyolar,check-in bagajı 20 euro(internetten öderseniz),havaalanında öderseniz 40 euro,maksimum 20 kiloya kadar kabul ediliyo.İstanbul sabihadan kalkıyo kendisi.
 Arada bir baya ucuz uçuşlar bulmak mümkün.Özellikle avrupa içi.Londra 70 euro falan rigadan.
Yemek falan yok,business classta yemek veriyolar sadece.1 kere business class kullandım,onuda şirket almıştı zaten.
 Hizmet güzel,hostes kısmına girmicem,yamulursunuz.
Riga havalimanı yer hizmetlerini havaş veriyor bu arada.Yamulmayın görünce.
 Güncelleme:Türkiye ile alakalı kalmamış havayoludur.Avrupa içinde kullanılabilir ama.

-Delta:Bunlar bilindiği üzere *amarigalı*.İlk kontrat bitiminde eski şirket san diegodan istanbula beni bununla yollamışlardı,3 aktarmalı fantastik bi şekilde.
 Bagaj kaybedebiliyolarmış duyduğuma göre,özellikle amerika dışı %25 şans dedi görevli eleman.Pişkinliğe bak abi.
 Denizciler için ekstra bagaj yok(genelde 2 check in bagajı olur bizim biletlere),70 doları vermek zorunda kaldım.
 Servis,yemek vs. Thy'den kötü,ama ucuza bilet bulunursa gidilebilir şimdi yalan yok.

-Finnair:Bunlar fin işte.Ben kullandığım zaman istanbuldan helsinkiye direk uçuşları vardı,şimdi kaldırdılar.Dünyanın en güvenli havayolu deniyodu(araştırma vardı,bulamadım şimdi).Özellikle uzakdoğuya helsinkiden ucuza gidiyo baya.İstanbuldan uçuşları kaldırınca,tekel THY ve Airbalticin oldu,yazık oldu.
 Yemek vermemişlerdi ben gittiğimde ama fazer çikolatası vererek gönlümü almışlardı.Yaladım kendilerini.
Mali sıkıntı çekiyodu en son okuduğumda.
 Hostes güzelliği kısmına yine girmicem,yazık olur.

 -Swissair:Bunları geçen gün kullandım fransaya gitmek için,aktarmalı bi şekilde.Servis güzel,yemekler garip(brokolili makarna mı olur abi?),servis/güleryüz on numara,15 dil konuşuyo lan adamlar.
 Bide halis isviçre çikolatası veriyolar,çok tehlikeli kendisi.*görgüsüz pis türk* dedirtmemek için max. 2 tane alabildim,ağladım sonra.
 Bunların iyi tarafı,illaki zürihte(başka şehirde olabilir,bilemicem tam) aktarma yapmanız gerektiğinden dolayı,pamuk gibi bir pasaport kontrolü geçirmeniz.İllegal göçmen muamelesi görmeden 5 saniyede geçtim,üstüne muhabbette ettik herifle.Hani ırkçıydı bunlar?

-LOT:Polonya havayolları.Hatunumla istanbula gelirken kullandık,bi de bir kere tek başıma kullandım(hatırladığım kadarıyla).Türk havayolları ile çok sıkı fıkı kendileri,ortak uçuş falan gırla benim bildiğim.
 Bi ara bizimkiler bunları alacaktı,olmadı.
Hatırladığım kadarıyla bunların tek kötü tarafı check-in sırasının bir türlü bitmemesi.Bu kadar yavaş çalışılmaz abi.
 Hoş check-in'in havayollarıyla çok bi alakası yok dicemde,yer personeli de LOT ki zaten.

-Aerosvit:Batık ukrayna havayolları.Şimdi ukraine int. airlines diye geçiyor.
Bunu ben kullanmadım ama hatunu istanbuldan vilniusa kiev aktarmalı yolladım bunlarla.Uçak rötar yaptı,vilnius uçuşu iptal edildi ve kimseye yemek çeki falanda verilmemiş.10 saat falan mi ne beklemişti uçuş iptal oldu diye.
 Havalimanında kimsenin ingilizce konuşmadığınıda ekledi kendisi(şaşırdık mı?).
Güncelleme:14 temmuz 2014 itibariyle kendilerini istanbul-kiev-vilnius şeklinde kullandım.Sorun çıkmadığını belirtmem gerek.
 Havaalanını beğendim,gayet büyük duty free'si ve beleş interneti mevcut.
Güncelleme:Artık ukraine international diye geçiyor adı.

 -KLM:Hollanda kraliyet havayolları.Kendileriyle istanbul-amsterdam-madrid yaptım,uçuş sabah olduğu için iğrenç avrupai kahvaltı verdiler.Yalan dolan yani.
  Garip olan kısım,atatürk havalimanındaki check-in personelinin herşeyimi en ince ayrıntısına kadar incelemesiydi.Deli midir nedir.

 -AirEuropa:Bunlar iberia'nin ucuz hali.Kendileriyle madrid-las palmas arası takıldım.Bir olayını görmedim,sonuçta ucuz havayolu.İkram falan paralı.

 -AirBerlin:Kendileri anlaşılacağı üzere alman.Lakin low cost mu değil mi anlamadım.Bagaja falan ekstra para vermiyorsunuz,kabin içi ikramda var.
 Kendilerini palma-köln-istanbul-ankara şeklinde kullandım,kölnden sonrası pegasusundu.Zannedersem anlaşma var aralarında,lakin aynı anlaşmayı bagaj için söylemek mümkün değil.Köln'de check-inde söylemeseydim,bagajı kaybedeceklerdi(sistemde gözükmüyormuş).
 Bir yamuklarını görmedim.

-United airlines:Bunlarda amerikalı,Antigua-Newark arası şirket aldı bileti.Ucuzcular,filmler falan bile paralı.Hoş karayip uçuşları çokta international sayılmıyor anladığım kadarıyla.Bir problem çıkmadı kendileriyle.

-Pegasus:Bunun Belgrada giderken kullandım sorunsuz.Avrupa uçuşlarında 15 kg bagaj hakkı var.

-Anadolujet:Thynin aynısı,iç hatlarda bile sandviç+içecek vermesiyle bünyeyi sevindiriyor.

-Qatar airways:Denediklerim arasında en güzeli bu.Ayrıca uzakdoğuya doha aktarmalı gayet ucuz biletler bulunabiliyor ve eğer gün içinde seyahat edip,transferiniz 5-6 saat sürüyorsa,3 saat süren bedava Doha turuna katılabiliyorsunuz.Bu tur bedava ve vizeyi de hallediyorlar yine parasız.
 Gülümseme 10 numara,hostesler maşallah,filmler vs. bol,tek kötü tarafı yemek THY gibi değil(ki hiçbir firmanınki thy gibi değil şimdi) ama bu aman aman bir eksi değil.Ayrica aktarmanız bazen ekranda gözükmeyebiliyor(benim tayland gidişim ve ist. dönüşüm gözükmemişti mesela),oradaki birilerine sormanız gerek,ilgi alaka mükemmel dediğim gibi.
 Bu arada Dohadaki havalimanını önceden alışveriş merkezi yapıp *panpa üstüne birkaç tane de pist ekleyelim,havalimanı olsun* demişler herhalde.

 -Aeroflot:Rus havayolları.Bunun amarigadan gelirken kullandım(mayıs 2017).Moskova aktarmada pasaporttan geçiliyor(soru falan yok,soru soracak ingilizceleri yok zaten),sıkıntı olmuyor.Hostesler güzel(ben slavları çekici bulmam gerçi),yemekler ortalama,eglence de bir sıkıntı yok lakin ingilizce altyazı yok.Bir sıkıntı çekmedim.
 Ha ilk başta içecek,o bittikten sonra yemek,daha sonrada çay veriyor bunlar(değişikmisiniz?).Çay'ın rusçası da çay,rahat olun.

 Daha çok havayolu tecrübe ettiğimde ekleme yaparım.Şu an ki ilk tercihim THY oluyo(mil kartı olduğundan dolayı,bayada birikti şimdi).

 Hadi iyi okumalar.

30 Eylül 2013 Pazartesi

Kaunas sonbahar festivali

 Şu ülkede kaldığım 1 ay içerisinde çok bi ilginçlik olmadı(zaten ne olacak,ufacık yer,olay olmuyor),ammavelakin arkadaşlar sırf aksiyon olsun diye 2 kere sonbaharı kutlamak için festival düzenledi.
 Zannedersem pagan kökenleriyle alakalı bu olay(bizim nevruz gibi).Sonuçta hıristiyanlığı en geç kabul etmiş millet litvanlar.

 Festival dediğime bakmayın,açık hava pazari demek daha uygun olur.Bir tanede konser alanı ayarlamışlar ve bunların hepsi Laisveste oluyor(1.5 kilometrelik 'istiklal caddesi' diyeyim).

 İşin fantastik olan kısmı ufacık ülkede 1.5 kilometrelik trafiğe kapalı bir caddeyi nasıl esnafla doldurdunuz lan?

 Herneyse,konumuza geri dönersek:

Kaunasta eylül ayında 2 defa yapılan bir festival bu(diğer şehirlerde var mı bilmiyorum),cuma günü başlayip pazar akşamı bitiyor.Litvanyanın her yerinden insanlar gelip stand açiyorlar buraya.

Basitçe,hediyelik eşya almak için gidebileceğiniz en iyi yer.Ayrica çok orijinal şeyler bulmak mümkün.

 Fotoğraflarla anlatıcam:






 bu aşağıdaki mumlar bildiğiniz mumlardan değil.
 Balla karıştırıyorlar.


  bu kupalar ünlü çok.Fantastik dizaynlar bulunabilir.
 sabun:


 bu yayla okun neden orada durduğunu anlamadım şahsen.Sahibi de yoktu.
 En orjinali bu işte! Eve bir tane alınası.












 bu arkadaşlar ufak bir şirket anladığım kadarıyla.Yaban domuzunu avlayip direk etini satiyolar.

 Bu festivalde garip bi şekilde çok fazla bal üreticisi gördüm.Balların gerçekliğini şöyle teyit edebilirsiniz:

  Özellikle bu bal satıcısının ballarına bütün kovan gelmişti heralde.
Lakin dikkat edilmesi gereken konu şu.Adamlarda 3 çeşit bal var,arılar açık ve koyu renkli olanına gelmiyolar.
 Bi tane kaptım bunlardan eve götürmek için.

 Klasik litvanya tatları bulunabilir:




 Etler domuz olduğu için beni pek açmadı(bin kere denedim,hala sevemedim).Lakin ceburekai vs. yenilebilir.

 Bunun dışında ballı gira satan bir mekan mevcut.Tadı güzel baya.

Konser alanı kuruluyor demiştim,bakın bakalım neler yapmışlar:



 Bu hatunlar profesyonel dansözlük eğitimi almakta.Yok artık.

 Bunun dışında eski usül ekmek yapan bir yer var,çok değişik lan.


  O ekmeklerin hepsi yanık çıkıyor yalnız,lakin millet deli gibi almakta.

  Referandum yapiyolardı,sorduk ne iş diye?

 Olay şu:
 Bu elemanlar ciddi suç işleyenlerin idam edilmesini istiyolar,bunun için bir yasa tasarısı çıkarılmasını istemekteler.Litvanya kanunlarına göre ise,eğer 300.000 imza toplanırsa,parlamentoda bu konu görüşülebiliyor.
 Bizde niye böyle bi kanun yok acaba?

 AB yasalarına göre idam olamayacağından dolayı bu iş yalan olur.Birisi söyleseymiş ya?

 Ayrica ve ayrica,harbi patatesi önünüzde bir makine ile doğrayip,kızartıp,üstüne sos ekleyip cips yapan mükemmel bir abi mevcut:


 Makine harbi harbi çok basit birşey,eve alınması elzem.En azından harbi patates lan.

 Festivalin en fantastik 2lisi:


 Tiplerden anlayacağınız üzere bu herifler kızılderili.Harbi kızılderili ama.10 aile mi ne yaşiyolarmış.
Nerden geldiniz abi manyak mısınız,hangi kabileye mensupsunuz diye sormadım.

 Hoş ABD'de kızılderilileri hapsettikleri yerler göz önüne alınırsa iyi yapmışlar.

 Festival bu kadar.En orjinal ve en ucuz hediyelik eşyaları alabileceğinizi söylemiş miydim?

 Bu kızılderililer dışında benim açımdan çokta değişik birşey yoktu(balcı abi hariç),zaten aşağı yukarı herşeylerine aşinayım bu adamların.
  
 Fantastik bir hikayeyle konumuzu kapatalım:
Bu cips yapan abinin önünde sıra vardı biz gittiğimizde.Sıradayken oraya buraya bakıyordum,1 tane çift gördüm,aha dedim bunlar kesin türk.
 Elemanlar sıraya girdi arkama,türkçe konuşuyolar.Selam verdim,erasmuslu musunuz geyiği çektim kendilerine.
Sonunda eleman demez mi kız arkadaşına*hangi dilde konuştuğumuza dikkat etmemiz gerek* diye.

 Öldürmeyiz panpa merak etme.

 Hadi bakam iyi okumalar.

11 Eylül 2013 Çarşamba

Litvanya Mutfağı

Başlık belli,fransızcasını da yazıyım daha da anlaşılır olsun;Le mutfak de Litvanya.
 Çok mu belli oluyo acaba fransızcayla sorunum olduğu?

 Konuya geri dönersek;

Açık konuşmak gerekirse buraya gelmeden önce bu heriflerin kendi yemek kültürü olduğunu bilmiyodum(eski sovyet ülkesi ya,ondan dolayı).Hoş bizde fixtir *panpa avrupada ne yemek kültürü yaaaeee*(bende dedim,hatta italya için dedim,lakin imamın dediğini yapın,yaptığını yapmayın).Var abicim,bize ters olsada avrupanın her ülkesinin kendine özgü bi yemek kültürü mevcut.Biz kabul etsekte,etmesekte.Baştan söyliyimde şunu.

 Daha önce de yazdığım gibi(litvanya hakkında bilinmesi gerekenler başlığını okuyunuz efenim),burada bir zamanlar karay türkleri yaşiyomuş.Bundan dolayı bu adamların yemekleri bizim ağız tadımıza az buz uyuyor diyebilirim rahat rahat.

 Yemeklerinin hepsini denemedim,christmas için ayrı var,onun bunun için ayrı ayrı yemekleri var adamların.Ben sadece en sık karşılaşacağınız yemekleri ve genel olarak kültürü anlatıcam.
 Resimleride googledan çalıcam.

 1)İlk olarak Litvanya usulü Borş(doğru yazdım heralde) çorbasıyla başlayalım:
Borş çorbası zaten rusya dahil bütün eski sovyet ülkelerinde mevcut.Ufak tefek değişiklikler oluyor ülkeden ülkeye.

 Litvanyadaki soğuk içiliyor.Şöyle bişey:

 Şimdiye kadar sürüyle değişik ülkenin yemeğini yemişimdir.Bu çorba en tiksinç,en iğrenç tada sahip olanların başında geliyor.
 Hiç denemeyin,zamanınıza yazık.

 2)Dumplings:Aslında dumplings(litvancada koldunai) denilen yiyecek dünyada çoğu yerde mevcut.Bizdeki *mantı* oluyor türkçesi.
Litvanyada genelde sour cream denilen ekşi kremayla servis edilir.Kızartma veya haşlama şeklinde yapılabilir.
 İçindeki et ise tavuk,kuzu veya domuz olabilir.Süpermarketlerde dondurulmuş olarakta bulunabiliyor.
Eğer sour cream yoksa yoğurtta konulabilir ama aynı tadı kesinlikle vermiyor.

Şimdiye kadar yediğim en güzel yemekler arasında ilk 10'a girer rahat rahat.
Haşlanmış:


 Kızartma:


 Haşlama olanı favorim.Restoranlarda da bulunabilir.

 3)Tavuk çorbası(vistos sultinys):Tam çevirisi tavuk çorbası değil ama en yakın çeviri bu şekilde.Çokta anlatmaya lüzum yok gerçi bunu.
 Farklı olan tarafı buna değişik baharatlar katılabiliyor,bardakta veya tabakta içebilirsiniz.Genelde tavuk kemiği konuluyor içine.Öyle içiyosunuz.
 Kaunasta Laisves ave.(ana cadde diyelim biz)de bunu yapan güzel bir yer varda,litvanca bilen biriyle gitmeniz gerek.

 Sabah içilmesi uygun olur.

Şu yani:


 4)Cepelinai:Bunu anlatmanın en kolay yolu şu:
İçli köfteyi düşünüyosunuz efenim,lakin içli köftenin dışını atıp,yerine *patates* koyuyorsunuz,oluyor size cepelinai.

 Patatesten yapılır,içine et,peynir vs. konulabilir(genelde domuz eti koyuluyor),ekşi kremayla servis edilir.Tadı güzel olmasına rağmen ağır olduğundan dolayı mideye oturur baştan söyleyeyim.

  Şöyle birşey:


  5)Ceburekai:Bu karay türklerinden gelme bir yemek.Bizim çiböreğin hemen hemen aynısı.Gözlemeye benzetilebilir ayrıca.Bu yemeği özellikle kumsalda satıyolar,satan hatunlar genelde *gel canım benim ne satiyosun onları,Tr'ye gel manken ol* kafasında.Dikkat edelim,evet.

 İçinde domuz eti olur genelde.Fast food tarzı satılıyor.

 Tadı güzel,zaten bizim ağız tadımıza uygun.

  6)Kıbın:Bu da karay türklerinden gelme.Şekli şemali ve tadı kıymalı poğaçaya benziyor.Litvanyada Trakai'de halis kibin yapılır(karaylarin yaşadığı şehir,çok kalmadılar şimdi).Diğer şehirlerde bulması zor(eski şehre giden caddede bir tane mekan açmışlar,geçen gün gördüm,başka yok şehirde).

  Orijinali kuzu etinden yapılmadır,lakin tavuk ve domuz versiyonları mevcut.En güzel kuzu etiyle oluyor.


   7)Skruzdelynas:Bu bir tatlı çeşidi aslında da sorun bunu nasıl anlatacağımı bilememem.Kendisi kule şeklinde olup trilyon tane hamur işinin birbirine *yapıştırılması* ile oluşturulmuş,üstü bal kaplı,tepesinde az buz susam olan bir tatlidir.Her yerde bulunur.
 Tadını sevmedim,babasını da sevmezdim zaten.
  
 Yukarıda görülen malzeme kendisi oluyor.
  

  8)Varskes Surelis:Bunun ingilizcesi *curd snack* yani lor peynirli bir çeşit tatlı.Bütün baltık ülkelerinde+bazı eski sovyet ülkelerinde yapılır ve çatır çatır satılır her yerde.Milletin dediğine göre aslen sovyet yapımı bişey ve baya baya tüketilirmiş sovyetler zamanında.Resmi googledan çalıcam:
   

 Basitçe dersek,çikolata kaplı tatlandırılmış şekerli lor peyniri.Trilyon tane değişik aroması var(kivilisini bile gördüm).Tadı bana garip gelmişti ilk defa,sonra alıştım.Hani yoksa aramam kendisini.İlişkimiz o şekilde.Arada bizim hatun almasa kendisini görmicem yani.

   9)Gira:Geldik *komünist kola*sına.Bu içeceğe yakışan en güzel isim komünist kolası.Yapımı çok kolay(evde yapılabilir),alkolsüz bir içecek.Tadı bira/kola arası birşey.Litvanyada *gira*,genelde doğu avrupa ülkelerinde *kvas* denir.Bazı markalar bunun içine baharat falanda katıyor.
 Şahsen kendisini severim.
  Gira dışında ülkede ciddi bir bira kültürü mevcut.Şahsen birayla çok aram olmadığı için denemedim.En ünlüsü Svyturys adlı Klaipeda'da üretilen bir bira.

  Votka zaten her yerde,her şekilde tüketilmekte.Trilyonlarca çeşidi var.Daha dün kavun-karpuz aromalı %5 alkol içereninden aldım mesela.Likör gibi bişey.

 Ekmek konusuna gelirsek(bizim için hayati bi ürün abicim):
Fırın kültürü mevcut,her ekmeği bulabilirsiniz.Ama adamların geleneksel olarak tükettiği ekmek *siyah çavdar ekmeği*.İskandinavyada ve diğer baltık ülkelerinde de aynı.Neden böyle saçma sapan tatsız tutsuz ekmeği tüketiyolar bilemem.Beni alakadar etmiyo zaten.

Bu saydığım yemekler/içecekler en popülerleri,daha öncede dediğim gibi özel günlerde tükettikleri sürüyle yemek mevcut ama onlara denk gelemedik daha.

 Bu mutfak güzel ama en büyük sorunu baharat koymamaları.Kibin yaparken,Cepelinai vs. yaparken etin içine baharat koyulmuyor,sonuç olarak bir tat eksikliği sorunu yaşanıyor.Son zamanlarda bunu aşmaya başladılar gerçi.
 Hoş baharat konusunda adamları suçlayamazsın.Bu tür şeyler tarihten geliyor,litvanyanın ipek/baharat yolu üzerinde bulunmaması tamamen kendi şanssızlıkları.Yapacak birşey yok.

 Bunun dışında ülke genelinde italyan mutfağına(özellikle pizza) aşırı bir ilgi mevcut.Kaunasta en ünlüsü *pas paolo* denilen bir yer.Bunun dışında ülke genelinde yayılmış franchising tarzı çalışan mekanlar mevcut.

 Son olarakta,yemeklerinin çoğu diğer doğu avrupa ülkeleriyle benzer(özellikle polonya,tarihten geliyor bu olay).Çok öyle aman aman bir farklılık yok kibin dışında.

 Bu değişik bir başlık oldu.Hadi bakam iyi okumalar.