19 Kasım 2012 Pazartesi

St.Petersburg-Rusya

 Evet,geldik baltık cruise'larının ana limanına.
St.petersburgda bir gece kaldığımızdan dolayı(overnight denilir buna) mürettebat olarak sevdiğimiz bi mekan.

 St.Petersburg şimdiye kadar gördüğüm en görkemli şehir(hayır new york görkemli değil).İmparatorluk rusyasının görkemini iliklerinizde hissediyosunuz resmen.Basitçe söylemek gerekirse moskova sovyetlerin,st.petersburg imparatorluk rusyasının başkenti.Sovyetlere ait çok birşey görmedim açıkçası.

 Şehrin ilk adı Petrograd(deli petro koymuş bu ismi),bolşevik ihtilalinden sonra Leningrad olmuş.

 Şehirde görülecek yerlerin çogu eski şehirde bulunuyor.Eski şehir ise bir ada.Gece 2de burayı şehrin diğer bölgelerine bağlayan köprüler açıldıgından dolayı,gece 2den önce çıktınız çıktınız,çıkamadınız sabaha kadar takılmak zorunda kaliyosunuz orada burada.Bunun dışında viyana gibi kanallar var paso.

 Gemiden nasi çıkıldıgına,pasaport işlemlerine falanda değinmem gerekirse;

Liman bölgesi allahın unuttugu yerde.Merkeze 40 km uzaklıkta falan.Mürettebatın dışarı çıkması için bazı prosedürler var.
 ABD gibi,Rusyada da ülkeye girmeden önce bir form doldurup,polise vermeniz lazım.Vizesiz olsa bile gerekli bu.Ha forma bakmiyolar bile o ayri konu.
 Türkiye vatandaşları,eski sovyet ülkeleri ve birkaç ülke hariç herkes rusyaya girmek için vize almak zorunda.Gemi personeli içinse eğer vize gerekiyosa,gemiden *shuttle ticket* denilen,dolmuş bileti almak zorundasınız(20 dolar gidiş-geliş).Bizim için gerekmiyo ama şöyle bi olay var;liman bölgesinden şehir merkezine gitmek için o shuttle'a binmek zorundasınız abicim,başka bi yol yok çünkü.Eğer rusça biliyosanız,şöfore 5 dolar rüşvet verip gidebilirsiniz o ayri.
 Gemi müşterileri sadece turla dışarı çıkabiliyolar(sovyetlerden kalma bi olay bu da),eğer vizeye gerek duyuyosanız tabi.
 Pasaport polisi tek kelime ingilizce bilmemekte,bilimum gelişmiş ülke vatandaşına sövmekte,ama bize gelince tek kelime laf etmemektedir.Onuda parantez içinde söylemem gerek.Pislik muamelesi görmeye alışkın olduğumuz için şaşırttı bu beni.Tayyibin dış politikada yaptıgı tek iyi şeyde bu oldu zaten.

 Limanda duty free shoplar vs. mevcut.Birde dolarları rubleye çevirmek için bir atm var.Bu sistemi hiç görmemiştim ama çok takdir ettim.Parayi koyuyosunuz (mesela 100 dolar),kimligi doğrulamak için kredi kartı sokuyosunuz,makina size standart kurdan ruble veriyo.Şehir merkezindeki döviz büroları insanları itinayla kazıklamakta.
 Birde turizm bürosu var ama burda görevli kişi ingilizce bilmiyo onuda söylemem lazım.

 Şehri anlatmaya başlamadan önce söylemem gereken en önemli şey,rusyada kimsenin ingilizce bilmediğidir.Gençlerin bazıları çat pat konuşabiliyor sadece.Bunun dışında tabelaların HEPSİ rusça(çok çok turistik mekanlar hariç).Buna müzeler falanda dahil (hermitage hariç).

 Bunun dışında müzelerde doğu avrupada oldugu gibi fotograf çekmek için ekstra ücret vermeniz gerek.

St.Petersburgun aşagı yukarı her tarafını gezebildim.Şehrin dışındaki catherine palace ve peterhof dışında.

 Görülmesi gereken başlıca mekanlar:
-Hermitage(3 gün harcanır rahat rahat),winter palace diyede geçiyo
-Peter and Paul fortress
-St.Isaac cathedral
-Church of spilled blood
-Admirality
-Kazan cathedral
-Palace square
-Nevsky Prospekt(istiklal caddesi işte)

 Bunların dışında şehirde sürüyle müze(200den fazla),heykel,saray,bahçe vs. mevcut.

 Artık şehre geçebilirim.
Shuttla bizi St.Isaac Katedralinin önünde bıraktı.


  Burayı merkez alarak gezmeye başladık.Tabi sokak satıcıları peşimizi bırakmadı.Gel gör ki turist bürosundaki haritalardan daha güzel haritalar verdi herifler bize(beleş hemide).

  Katedralin hemen arkasında büyükçe bir park mevcut ve ve Deli Petronun bronzdan heykeli var(peter the great diye geçer).
 Biz deli desekte,bu adam rus tarihinde çok önemli bir yere sahip.İmparatorluk zamanında rusyayi dünyanın süpergüçlerinden biri haline getiren eleman bu.Bide St.petersburgun kurucusu kendisi.

 Deli petronun heykelinden sonra Saray meydanına doğru gidiverdik(palace square).Burada hermitage müzesi ve Alexander Sütunu var.
 Alexander Sütunu şu şekilde:
1.Alexander napolyunun kıçını tekmeleyince,bunu yapmiş adamlar.
 Palace square şu şekilde:

  Hermitage:
  Baya geniş bir meydan ve sürekli bişeyler oluyo burda.
 Palace Square'dan Nevsky prospekte gidebilirsiniz yada Hermitageda kaybolabilirsiniz.Biz hermitage'i seçtik.

 Hermitage inanılmaz büyük bir yer,3-4 gün anca yeter gezmek için.Giriş pahalı,yabancılar ruslardan daha fazla para ödüyor(bizim kazıkçı esnafın devlet versiyonu işte).Birde her ayın ilk perşembesi bedava+ögrenciler içinde bedava.Bunun dışında sadece özel turlarla görebileceğiniz odaları mevcut;amber room,diamond room gibi.Özellikle amber room(kehribardan yapılma bir oda) dünyada tek.
 Müzenin avlusu:



 Hermitage'da avrupadaki büyük ülkeler için ayri odalar mevcut.Eski mısır vs. içinde var.Biz tamamen rastgele gezdik çünkü bi yerden sonra kayboluyosun zaten.
 Fotograflar kendini anlatsın:


















  Görevliden ögrendiğim kadarıyla müzede bulunan koleksiyonun çok azını biz görebiliyomuşuz.Herifler nasil bir koleksiyon topladıysa artık.
 Gezerken fin bir gruba rastladım(5 km öteden tanırım),terve ile başlayan güzel bi muhabbetimiz oldu kendileriyle.Öpüyorum burdan.

 Hermitage'dan sonra St.petersburg'un en işlek caddesi olan nevsky prospekte dalıverdik.Asıl girişi palace square'dan.
 Biz gittigimiz gün özel bir gündü,nazilerin kıçlarına tekme atmalarının bilmemkaçıncı yıldönümüydü(leningrad kuşatması).



  Bir sürü insan sokaklardaydı caddenin bir bölümünün trafiğe kapalı olmasından dolayı.İnsan selini geçtikten sonra şimdiye kadar gördüğüm en değişik nargiyle karşılaştım:
 Az sonrada çikolata müzesindeydik:



  Tamamen tesadüf eseri bulduk burayı gerçi.Satın alabiliyosunuz çikolataları.

Baltık ülkelerinde oldugu gibi,ruslar kehribar işlemede çok başarılı.Ama rusyadaki sıkıntı sahte kehribarları kakalayabiliyorlar size.

  Tabi güvenilir mekanlar mevcut.Sokak satıcılarından alınmaması gerek.Dizaynları sevdim çok.

Nevsky prospektten kazan katedraline gidebiliyorsunuz:

 Kazan katedralinin az aşağısında ünlü *church of spilled blood* mevcut.


  Giriş ücretli.Görülmesi zorunlu bi yer.Şimdiye kadar gördüğüm en sıradışı katedral burası.





  Şimdi buradan tekrar st.isaac katedraline dönüp,oradan ufak bir adada bulunan *peter and paul* fortressa gidilebilir veya nevsky prospektte takılınabilir.Biz peter and paul fortressa gittik.

 Burası aslında st.petersburgun ilk kuruldugu kale.Buradan şehir genişlemiş diyebiliriz.
Genel görünüş:
  Bu ada aynı zamanda şehir merkezindeki en uzun binaya sahip,bu bina peter katedrali diye geçiyor.
 Mekandan görüntüler şu şekilde:



Deli petro amcam:
 Burası bolşevik isyanı sırasında zarar görmüş ama en büyük zararı naziler kuşatma sırasında vermiş.Sonra restore etmişler gerçi.

  Peter and Paul fortresstan sonra haritadaki en yakın yer askeri müzeydi,atlayiverdik.
İmparatorluk ve sovyet zamanının bütün ihtişamını görmek mümkün bu müzede.Ama tabelalar falan ingilizce değil ona göre.




 Askeri müzeden sonra bi yere gitmedik valla.Şehirden genel fotograflarla bitiriyorum:






























  Ah ulan ah:

 Kanallarla dolu olmasından mütevellit,çok güzel manzaralar çıkıyor ortaya,özellikle gece.

Özet geçersek:St.Petersburg çok güzel bir şehir.Görülmesi elzem diyebilirim ama en aşağı 1 hafta kalınması ve rusça bilen biriyle gidilmesi gerek.Gece hayatını tecrübe etmedim ama gidenler çok güzel oldugunu söylüyor(bazı mekanlar tehlikeli ama).

 Bunun dışında şehir saçma sapan büyük.Haritaya bakip ''tamam lan 2 dakkada gideriz,yakınmış'' dediginiz yere gitmek için 1 saat yürüyorsunuz rahat.

 St.Petersburg'a nası gidilir onu yazalım şimcik:
-Thynin direkt uçuşu var.Bunun dışında Rus havayolları aeroflot ile moskova aktarmalı gidilebilir.

-Bu diyeceğim schengen vizesi sorunu olmayanlar için;ryanair finlandiyadaki lappeenranta havaalanına sefer düzenlediginden dolayı,ilk buraya ve daha sonra st.petersburga trenle gidilebilir.Ciddi manada yakın çünkü.Bu yol daha ucuz.Havaalanı direk sınırda.

-Helsinki-tallinn-stockholmden gemiyle gidilebilir.Olmadı helsinkiden direk trende var,3 saatte mi ne gidiyo.

-Herhangi bir baltık ülkesinden trenlede gidilebilir.

St.Petersburg'u sevdim diyebilirim.Zaten gelmeden öncede bir beklentim yoktu açıkçası.

 Sıradaki liman Tallinn,ama orayı zaten anlattım.

Nereye mi gidiyoruz?
 Kopenhag.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder