9 Kasım 2012 Cuma

Amsterdam

 Amsterdam diyince herkesin aklına gelen şeyler aynı aslında,coffee shoplar,red light districtteki fahişeler,kanallar,marihuananin yasal olması(ki değil aslında) vs.

 Gelmeden önce benimde kafamda farklı şeyler yoktu gerçi.Ama birisinin bu şehrin havasının yazın bile ziyadesiyle boktan oldugunu söylemesi gerekiyodu.

 Söylemem gereken o ki,amsterdamla yıldızımız barışmadı.Şehirde bir yozlaşmışlık sezdim,bok kokuları falanda yükseliyo zaten,bunun üstünde bide kapkaççılar vs. eklenince,çok sevişemedik kendisiyle.Gel gör ki yiğidin hakkını vericem,kendine ait bir ruhu var şehrin.Zaman kısıtlamasından dolayı her tarafını gezemedik,çok fazla gezecek görecek yer var ama.

 Bir süre amsterdamda yaşamış ingiliz oda arkadaşım tur rehberi oldu bendenize.İlk duragımız tabi ki centraal stationdı(tren istasyonu).
  Sonracıgıma tabi amsterdama gelen her türk gencinin birinci duragı olan red light districte gidiverdik.Lakin öglen saatleri oldugu için bişey yoktu.Akşam canlanıyomuş buralar.Fotograf çekmek yassah oldugundan dolayı bişey çekemedim ama tamamen apayri ruhu olan bi yer.Orada burda vitrinleri olan sex shoplar,aralık olan kapılardan size bakan koca memeli latinler falan.Garip bi yer yani.Her ırkında kendine özel sokağı varmış elemanın söyledigine göre.Slavlar farklı sokakta,olgun kadınlar farklı sokakta falanmış.Ne kadar açık görüşlü birisi olursanız olun,burası sizi şaşırtıyor.

 Red lighttan çıkıp rastgele bir yerlere yürürken güllüoğlunun şubesini gördüm,dümdüz içeri soktum elemanı.Baklava falan yedirdimde sevmedi(hoş bende çok sevmem).Başarılı olmuş ama amsterdam şubesi güllüoğlunun.Beleş internette var zaten.

 Sonra madame tussauds'a gitmeye çaliştik ama yarım saat sıra bekleyemedim.
  Öcümü aldım zaten new yorktakine giderek.

Şehirde çok beğendiğim lale pazarı tarzı bi mekan var.Fotografını çekmemişim ama var böyle bi mekan,gidin.

 Sokak sanatçışı şu elemana bayıldım:
  Kraliyet ailesine ait bir prensesin heykelini buluverdim bi yerlerde,adı wilhelminaymış,ne iş yapar bilmem ama
 Amsterdamın arması şu:
 Şehirden genel fotograflar vereyim az buz:























 Benim gibi çocukluk zamanlarınızda warhammer falan oynadıysanız,onunda mekanı var.
 İçerideki insanlarin muhabbeti baya sağlam,tavsiye ederim.

 Bazı şehirlerde daha uzun süre kalmak gerekir.Amsterdam da bu tür şehirlerden.Gecesini görmek ve alternatif ortamlara dalmak gerekiyor.O bakımdan çok detaylı bir yazı yazmadım farkettiyseniz.

 Şehri çok sevmedim ama yinede sizi çeken bir tarafı var buranın.Nedeni de büyük ihtimal marjinalininde,metalcisininde,dincisininde birlikte yaşaması olabilir.Anarşist bir ruhu var ama.

 Ha bide kanallar.Her ne kadar bok koksalarda.

 Belki bir daha giderim daha uzun süre kalmak için,gel gör ki pahalı bir mekan.

Sonraki limana geçiyoruz

Warnemünde.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder