7 Haziran 2015 Pazar

Santiago de Cuba

 Santiago Havananın aksine ilk başta cidden sevmediğimiz,daha sonra ise yavaş yavaş kendini sevdiren şehirlerimizden.
 İlk çıkışımızda rezil bir restorana gidince,1 ay falan gemiden çıkmadığımı hatırlıyorum.Daha sonra bir şans verdik tabi,iyi ki de vermişiz.4 kişi sırf geberene kadar sokak yemeği yiyip(6 hotdog,3 pizza,sürüyle churros),sadece 3 dolar harcadığımızdan dolayı sevmiş olabiliriz bu şehri.
 Hatta sonlara doğru süper bir restoran bile buldum.Adı ne diye sorsanız hatırlamam o ayrı.

Şimdi efenim,Santiago amerikanın kiraladığı guantanamo üssünün yakınlarında çok.Havanadan gidiş 12 saati bulabiliyor ve havanadan çok daha farklı bir mekan.En basitinden kolonizasyondan kalan binalar olmadığı için sıcak çok ağır vurabiliyor.
 Ciddi bir karayip etkisi mevcut,insanlar havanadan daha koyu renk tenli mesela mesela.

2.büyük şehri ülkenin ve devrimin başladığı şehir burası.

 Cruise terminali diye birşey varla yok arası.Ufak bir bina yapmışlar o kadar.Hemen arkada döviz bozdurulabilir,olmadı limandan hemen çıkınca *business center* tarzi bir mekan mevcut CUC yerine moneda nacional isteyenler için.

 Ayrica Santiago Kübada en çok ve en agresif hanutçuların bulunduğu mekan.Bunun dışında Bacardinin ilk üretildiği yer+afro karayip kültürünün çok baskın olduğu yer.Vodoo takılıyor arkadaşlar.

 Santiagoda görülecek çok birşey yok.Şehir dışındaki kaleye gidilebilir(taksi tutacaksınız,pazarlıklı tabi),şehir merkezinde de birkaç müze(bacardinin,ama kapalıydı) vs. mevcut.Sokakta gezip,bedava yemek yemelik bir mekan yani.
 Biz çoğunlukla aval aval gezinip tıkındık açıkçası.

Kaleye(castillo de san pedro de la roca,ohoo birader) eski arabalardan biriyle gittik tabi.


 
 Güzel bi tecrübe,tavsiye ederim.Lakin şehre geri dönüşte araba bozulmuştu o ayrı.

 1600lerde milano'lu bir mimar tarafından tasarlanan bu kale,korsanlara karşı kurulmuş.Zaten mekanın manzarası süper.

 
kalenin hemen dışında pazar mevcut

Abla efsane
 





  manzara:


 karayip korsanları:








 Kaleye gidiş ve dönüşte gerçek kübadan geçildiği için ilginç manzaralar çıkıyor.

Şehirde bizim açımızdan görülecek en ilginç yer Kübanın en eski evi.1500lerin başında yapılan ev(casa de diego velazquez) mimari açıdan türk etkisi de taşımakta.










  Kalede ilgimizi çeken bir detay ise güvenlik görevlisinin sıkılıp tahtadan birşeyler yapmasıydı.
 Seviyoruz seni abicim



Aynı meydanda Santiago'nun en önemli Katedrali yer almakta:
 

 Katedralin adı ise:Catedral de nuestra senora de la Asuncion.İspanyol isimlere hastayım anlayacağınız üzere.
 Burada ayrıca kübayi ilk yöneten insanın(diego velazquez) mezarı mevcut.

  Şehirden genel olarak:
































 Müze burada da,açık değil işte.Bakım yapıyomuş arkadaşlar.










  Santiagoda da market mevcut tabi hediyelik eşyalar için.Girişinde bu arkadaş mevcut.






















 Yer yön bulmak aslında baya basit burada.Limandan çıkışta dümdüz çıkıyosunuz 2 tane meydan çıkıyo karşınıza art arda.Zaten 2 tane ana cadde var şehirde.
 Garip bir şekilde(zannedersem havanadan daha sıkışık burası) Havanada süpermarket bulmak için kıçımızı yırtarken,burada artarda sürüyle mekan mevcut.Rom vs. satan mekan gırla.

 En son çok ilginç bulduğum ve birkaç kere gittiğimiz restoranın fotolarıyla bitiriyorum santiagoyu.




  Küba klasiğini burada tekrar yaşadık.Bu herifler süper tavuk+limonata yapmakta.Lakin bir geldiğimizde vardı,öbüründe yoktu,abuk subuk şeyler.


 Ayrica bir ara Kübaya tahıl getirmiş türk yük gemisinin mürettebatıyla da karşılaştık.Elemanlar 2 ay kalacakmış,ilk sordukları soru *abi gece kulübü,fahişeler nerde* oldu.Seviyorum(!) seni yurdum insanı.

 Sonraki ve son limanımız azıcık değişik.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder