15 Eylül 2014 Pazartesi

Bundespolizei vs Tc vatandaşı;Fantastik bir pasaport polisi hikayesi

 Genelde pasaport kuyruklarında başıma bir iş gelmez ama bu seferki aklıma bile gelmeyecek fantastiklikte başıma geldi,yamuldum,sonra sinirden gülmeye başladım.Öyle birşey oldu,anlatalım.

 Kimsenin başına gelmediğine adım gibi eminim.

Şimdi litvanyadan çıkarken polis *yaaa sen parmak izini verdin mi* diye sormuştu,bende *nası hatırlıyım canım benim* demiş,birkaç kere parmak izi vermeye çalışıp,başarılı olamamıştık.Daha sonra salmıştı beni çok uğraşmayıp.
 Bu arada vizede *VIS* yazısı varsa,parmak izi verdiğiniz anlamına gelir.Söyleyeyim de.

İlk aktarmayı münihte yapacağım için,giriş damgasını ordan almak gerekiyordu.Giriş yaparken polis birkaç kere okuttu,*bu okumuyo* diyince,direk dedim *aha bu sefer valla sokmayacaklar*.
 Herif yarım saat uğraştı,daha sonra *gel canım şöyle* diyerekten arka odalardaki ufak bir polis merkezine yollandık.
 Olayın parmak iziyle alakalı olduğunu söyledikten sonra,polisler üstümdeki işle alakalı belgeleri aldı(kontrat,gemici cüzdanı vs.).Yaklaşık 2 saate yakın bekledim.İyi ki transfer 3 saat falanmış.Diğer 1 saat ise pasaportta beklerken geçti.

 Polise olayı anlattım,onlarda münihteki estonya konsolosluğunu aramışlar(münihte estonya konsolosluğu varmış,olaya bak),demişler ki *şu elemanın parmak izini sil,biz burda aldık,onu koyalım*.Tabi olay bu raddeye gelene kadar bi 2 saat falan geçti.
 İş bittikten sonra öğrendim ki,2 senedir aldığım bütün vizelerdeki parmak izlerim yanlışmış.İlk önce hollanda limanda vermişti,daha sonra fransa bunu sistemden görüp direk copy-paste yapmış,daha sonra estonyada aynı şeyi yapmış.Olay baştan yanlışmış ama(sağ-sol el karışmış).Nasıl sisteminiz var arkadaş kimse çakmıyor?
 Histerik bir gülme geldi bana tabi.11de boarding başlıcak,saat 10.45 ve ben mal gibi parmak iziyle uğraşıyorum.

 Tam 11'i 5 kala işlerini bitirdiler,daha sonrada gelip *sonraki vizenizde elçiliğe söyleyin sıfırdan parmak izinizi alsınlar* diyip,yolladılar.
 Bu arada o meşhur ırkçılıklarıyla,kabalıklarıyla falan karşılaşmadım.Kim sallamışsa bu hikayeleri artık.

 Uçağa zor yetiştim gerçi.

Bu arada güvenlik sırasında bekleyen,sürekli *ayyy neden yavaş gidiyolar yaaa,geç kalıcaaez.* diyerek kafamızı şişiren sayın kezban;ilk önce git ingilizce öğren.Adam *whats your purpose of visit* diyince diğer elemanı çağırmak kolay dimi?(tam bir cem yılmaz skeci,hatta aynısı vardı)

 Ayrica alamancı nüfusu çok fantastik.Özel bir sosyolojik araştırma yapılması gerek kendileri hakkında.Tiksindim ulan nasıl kişilere vatandaşlık vermiş bu almanlar zamanında yahu.

2 yorum:

  1. Merhaba Tolga. Önce yazdıkların için tebrikler herşeyi açıkca anlatmışsın gerçekten blog'un bu işi yapmak isteyenler için bulunmaz bir kaynak değerinde. Yalnız bir konu kafama takıldı. Gemi de ki yaşam şartları yani kalınan yerler , kişisel ihtiyaçları karşılama duş vs . Bunlar hakkında bişey bulamadım yazdıklarında bu konuyu da açıklarsan sevinirim. Başarılarının devamını dilerim.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Selam,
      Yorum icin tesekkur ederim.Sorulara gelirsek,
      Gemiyi otel olarak dusunmeniz gerek.Banyo odanin icinde olur (cok eski gemiler haric).ihtiyacin olan hersey ya limanda, ya da gemide bulunabilir.
      Ilk gidiste sampuan vs. Goturulmesi gerek tabi.

      Sil