2 Temmuz 2013 Salı

Monako Prensliği

 Vuuuuuuu beybi monakoya gelmişiz.

Baştan söyliyim öyle abartılıcak bişey yok,tamamen meraktan dolayı gittik buraya.Ha hayatımızda göremeyeceğimiz yatları vs. gördük o ayrı.

 Villefranchedan trene binip 5 durak sonra indik.Hoş monakonun tam merkezinde cruise için liman var ama benim ultra beleşçi şirketim o limanda kalmak için para verir mi?
 Vermez lan tabi(herifler personele verilen tuvalet kağıdını sayıyo be),manyak mısınız.

 Ne zaman gelmişiz bakalım hemen:

 Hoş grand prix bitmişti geldiğimiz zaman,topluyolardı her yeri ama atmosferi yaşadık.

Monakonun tren istasyonu çok değişik.Dağın içine yapmış herifler,ciddi büyük ayrıca.
 Çıkışı bulmak için uğraştık çok.

Aha şuralar gidicez:




 Monako baya ufak bi yer -ülke mi diyim şehir mi diyim bilmiyorum ama bakıcaz-.Tren istasyonun çıkışta sağa giderseniz monte carlo kumarhanesine,sola giderseniz eski şehre,limana falan variyosunuz.Ha bu toplamda 2 saati falan aşmıyo.

 Harita şu yani:



 Ortada görülen marinayla aşağıdaki marina arasında eski şehir ve prensin *şatosu* mevcut.

 Biz ilk limana doğru gittik.Fantastik yatlarla karşılaşmamız uzun sürmedi:










 Bunu özel çektim:

  Finlandiyadaki tek zengin gelmiş heralde.

  Grand prix'i toplarken:

 Yatların nasıl bir alanı kapladığını anlamak için tepeye çıkmak lazım,şöyle yani:



 Boy boy,çeşit çeşit yat mevcut.Zenginin has olduğu yer zaten monako.

 En nihayetinde liman bölgesinde görülecek bişey yok,eski şehre gitmek için şehrin en tepesine çıktık,prensin *malikanesi*nden önce,şu heykel karşıladı bizi:


 Doğru hatırlıyosam,bu arkadaşın adı *Francesco Grimaldi*.Bu ve adamları keşiş kılığına girip bi gecede monakoyu ele geçirmişler 1200lerde falan.Ufacık yer zaten panpa.

 Monakoyu Prens 2.Albert yönetiyo bu aralar.Bu arkadaş dünyanın en zenginlerinden bi tanesi -tayyibin daha çok *yeşili* var gerçi-.
  Eleman hala burada yaşiyor.İçeriye girilebiliyomuş ama girmedik biz.
 Şöyle bi yer:




  Limandan:


 Monako baya baya ufak bi yer olmasına rağmen tarihi var mekanın.Merak eden az bi araştırmayla bulabilir.

Prensin sarayından çıkıp eski şehirde kaybolabilirsiniz.Mimarisi değişik ve orjinal.Şahsen beğendim.
















  Polise dikkat çekiyorum.Monako dünyada en çok polise sahip ülke(nüfusa oranla).Garip bişey aslında düşününce dimi?

 Eski şehrin asıl olayı tepeden manzara fotosu çekebilmek aslında:





 Tepeden aşağıya yollanıp şehir merkezine iniverdik.Karşımıza şu çıktı:




 İşte bu bebek.

 Sonra şu:

  Nijer denilen ufacık tefecik afrika ülkesinin konsolosluğu ne ariyo monakoda onu sormak lazım.Nedenini bulan yazıversin.

 Şehir merkezinden fotolar şu şekilde:











 Sıra geldi Monakonun en önemli gezilecek mekanına:




 İçinde sürüyle film vs. çekilen Monte Carlo kumarhanesi.

 İçine girilebiliyo mu bilmiyorum ama önündeki arabalara vs. bakınca,fakir turist olarak hiç uğraşmamak gerek.


 Kumarhanenin yanında yine aynı şekilde çok ünlü olan *hotel de paris* ve *cafe de paris* bulunmakta.



 Değişik açıdan:



 Monakoyuda toplam 3 saatte gezerek bitirmiş olduk.1 günde 2 mekan gezdik yani -her ne kadar ufak olsalarda-.

 Dediğim gibi,özellikle görülecek bi tarafı yok burasının.Yolunuz fransız rivierasına düşerse günübirlik uğrayabilirsiniz(nice veya marsilyadan).Zaten konaklama vs. herşey çok pahalı.Ev fiyatlarına bakamadık bile.

 Böylece charter cruiselarından ilkini bitirmiş bulunduk.2.charter cruise çok fantastik ve değişik olacaktı tabi ki.

 Rock&Blues Cruise!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder