27 Mayıs 2013 Pazartesi

Odessa/Ukrayna

 Aslında Odessadan önce Yaltayı yazmam lazımdı lakin şanssızlıklar peşimi bırakmadı(bu şirkete geldiğimden beri böyle be birader).İlk cruiseda yaltada *güvenlik testi* yaptılar,onuda tam günün ortasına koyunca anca 1 saat falan dışarı çıkabildim.
 2.sinde de envanter yapmamız lazımdı,yine gemiye tıkılıverdim.

Sonuç olarak Yalta patladı.Ha çok fazla görülecek yeri yoktu zaten.Yaltanın en önemli olayı dünyanın en ağır 3 o.çocuğunun(churchill,roosevelt,stalin) milyonların hayatını belirlediği *yalta konferansı*nın yapıldığı yer olması.Başkada bişey yok.
 Gerçi hakkını yememek lazım,illaki vardır ama süper şirketim yüzünden göremedim.

 Odessa aslında eski bi şehir denilebilir.1400lerde şehri Kırım hanı Giray kurmuş.Daha sonra kısa bi süre Litvanlar almış,sonrada osmanlı işte.Önemli olan kısım,soğuk savaş sırasında odessanın sovyetlerin en önemli limanı olması.Şehirde buna göre gelişme göstermiş.En basitinden,limandan şehir merkezi yürüyerek 5 dakika.

 Şehirde görülecek yerler bol bol mevcut,gezebildiğim kadar gezdim.

İlk durak liman bölgesi tabi ki:





Liman bölgesinden hemen çıkışta ünlü *potemkin* merdivenleri karşılıyor sizi.Baktığınız açıya göre uzun veya kısa görünüyomuş merdivenler.Biz denedik hiçte öyle gözükmedi valla.
 Mal mıyız diyede düşünmedim değil.


Merdivenlerde 2-3 tane grup var kuşları eğitmişler(yani dövmüşler diyoruz halk arasında).Hayvanları sevip abuk subuk pozlar verebiliyosunuz.





Kuşları eğiten tipler ingilizce bilmediği için biraz soyulduk ama ossun.Tecavüzden zevk almasını bilmek gerek.

 Merdivenlerden çıkınca şehir merkezine variyosunuz zaten.

Bu arkadaş karşıladı bizi.Kendisi fransız dallamalardan birisi(asilzade işte).Duke de Richelieu adında bi herif.
 Fransız devrimiylede alakası varmış.

Buradan itibaren şehrin tarihi kısmı başlamakta dicemde,şehir zaten eski çok.Mimari çok sağlam.

 Biraz yürüyünce şu arkadaşa rastladık:
Arkadaş ilk ukraynalı havacılardan,Sergey Utochkin.

 Odessada görülmesi gereken en önemli mekan opera binası aslında.
Şöyle anlatayım:




 Çok tatlı ve güzel bi mekan.İçine giremedik ama.

Sonracığıma,rastgele gezerken anıt mezar tarzı bi mekana rastladık(herşey rusça abi,yoksa söylerim dimi ne olduğunu):



  Sonraki durak arkeoloji müzesi(içine girmedik):


 Başkada gezicek bi yer kalmadı zaten.

 Genel fotoğraflar şu şekilde efenim:




















 Bu resimdeki ana tema hamburger köftesinin büyüklüğü değil,tabakta neden çilek olduğudur.
  Evet var böyle bişey.






 Yani sonuç olarak odessa güzel şehir
  De
En büyük sıkıntısı(diğer eski sovyet ülkelerinde olduğu gibi -baltıklar hariç-) dil sorunu.Rusça bilmiyosanız boşuna gezmiş olursunuz.
 İngilizce bilen yok,ingilizce tabela falanda yok.Hatta Odessada turist bürosu falan aradım uzun süre onu bile koymamışlar.

 Yalan yani.Ama şehir tarihi eser kıvamında.Hakkını vermek gerek.

 Böylece İstanbul cruiselarını bitirip,charter cruiselarına başliyoruz(daha sonrada israil cruiseları).Sonraki liman sürpriz olcak efenim.


26 Mayıs 2013 Pazar

Bir limana gir(e)meme hikayesi

 Gemide olan fantastik olayları anlatmam genelde(o kadar çok oluyo ki,unutuyo insan),ama bu yaşananı ölene kadar hatırlarım büyük ihtimal,ondan yazayım dedim.
 Sırf ne kadar kolpa bir şirkette çaliştiğim belli olsun diye yani.

 Tarihlerle beraber olan olay aynen şudur.
21 mayıs,gemi Palermo da:
Öğleden sonra 3te limandan ayrıldık.Sonraki gün maltaya gitmemiz gerekiyodu,kaptan anons yaptı:
*22 mayısta maltaya gidicez ama hava çok rüzgarlı olduğu için öğleden sonra 1e kadar kalıcaz*.Hava rüzgarlı olduğundan dolayı neden daha az kaliyoruz anlamadık ama anlamış gibi yaptık işte.

22 mayıs,gemi Malta da:
Maltadan çıktı gemi,adını yazamadığım yunan limanına gidicek.Öğleden sonra tekrar anons gelir:
*Yunanistana gidemiyoruz rüzgardan dolayı,catania'ya gidicez*.Catania sicilyada bi liman.Okey dedik yine.
Mantıksız gelen kısmı şu;sonraki gün gemi cataniaya varacak,ama asıl plan öğleden sonra 4te limana yaklaşıp,gece 11e kadar kalmak.İyide sabahın köründe limanın dışında demir atacağınıza tüm gün kalsanıza birader?
 Anlamış gibi yaptık bunuda.

23 mayıs,gemi catania açıklarında demirlemiş vaziyette:
Öğleden sonra 3te anons:
*4te limana giremiyoruz,6ta giricez*.Okey dedik.
Öğleden sonra 5te tekrar anons:
*6da limana giremiyoruz,onun yerine Messinaya gidicez,akşam 9da varip sonraki gün 11e kadar kalıcaz.

Gemi 9da Messinaya varır.

24 Mayıs,gemi messinadan çıktı,Capri adasına gidicek(napoliye 45 dakika uzaklıkta ufak bi ada).
Gemi messinada 1 gece kaldığı için millet içme+sıçma eylemlerini dibine kadar gerçekleştirmiş tabi.1 kişi öyle alkol komasına girdiği için gemi geç kalktı(oha lan).Attılar hatunu zaten şirketten.
 İşe başladık,tekrar anons geldi:
*Rüzgardan dolayı Capriye gidemiyoruz,Napoliye gidicez*
Okey dedik(artık tecavüzden zevk alma kısmındayız).

 Napolideyken *lan acaba genovaya geri dönebilecek mi gemi* muhabbetleri dönmeye başlamıştı.

Böylece fantastik bir Rock&Blues cruise'u önceden söylenen limanların hiçbirine gitmemek suretiyle bitmiş oldu.

 Lakin çok soru kaldı aklımda yahu.Mesela şunlar:

-Eğer hava çok rüzgarlıysa,gemi neden capri yerine napoliye gidiyo? 2si arası topu topu 45 dakika falan.Capride rüzgar var ama napolide yok mu?

-Normal şartlarda hava durumuna günler öncesinden bakılıp ona göre hareket edilmesi gerekmiyo mu sayın mal italyanlar?

-Cataniada rüzgardan dolayı limana yanaşamiyoruz dedinizde,hava cayır cayır güneşli ve sıcaktı.Hadi önceden hava durumuna baktınız diyelim,neden öğleden sonra 6ya kadar şehrin açıklarında demir attınız arkadaşım? Gitseydiniz ya messinaya?

-O anonslar neydi öyle arkadaşım? Saat 3te *6ya kadar beklicez,takılın siz*,sonra 5te *panpa boşver başka yere gidelim biz* tarzı anonslarla beni benden aldınız.Bi yere gitmeye karar veremiyomusunuz?

-Cataniayla messina arası 2 saat.Rüzgardan dolayı catania limanına yaklaşamiyosanız 2 saat uzaklıktaki messina limanına nası yaklaşmayi düşünüyodunuz sayın mal ötesi italyanlar? Hani yalan söylüyosunuzda,bari milleti salak yerine koymayın be.

 Hani bu adamların gayet relax,large vs. tipler olduğunu tecrübe ederek öğrendikte,bu olan olaylar silsilesi bildiğin vurdumduymazlıktan başka bişey değil.

 Bi 30 sene falan aklımdan çıkmaz bu olan olay,şaka gibi bi gündü.

Bende diyodum neden bu herifler amerikalılardan sürekli düşük not aliyo.E yani sebep belli.

Böyle yalan dolan,böyle organize olamayan kolpalar ötesi bi şirket görmemiştim.Bide *ucuzsunuz* be abicim.
 Dünyanın en büyük kargo şirketinin cruise bölümünün böyle olması insanı düşüncelere sevk ediyo dimi?

Ya,öyle işte.

16 Mayıs 2013 Perşembe

Palma de Mallorca/İspanya

 Daha öncede dediğim gibi,aslında tunusa gitmemiz lazımdı.Nooldu ne bitti bilmiyorum ama *hava şartları kötü* dediler,palma'ya gitti gemi.Tabiki de gemi italyan olunca,nereye gideceğimizi sabah işe gittiğimizde öğrendik.Nasi bi organizasyonsuzluk varsa artık.
 Hayir müdürün erkek arkadaşı köprüde çalişiyo,adam bile bir gün önceden bizim müdüre demiş *nereye gideceğimize daha karar vermedik* diye.Nası bi kafa sahibisiniz abi siz?

 Neyse

İyi oldu aslında.Palma'da toplam 1 gün falan kaldık ama hava inanılmaz rezildi.Ama doğru düzgün gezebildik mekanı.En azından tunus denilen rezalet yerden bin kat daha güzeldi.

 Palma,mallorca adasının en büyük şehri.Barselonanın batısındaki adalar topluluğunda işte.İbiza'da güneyde kaliyo.Özerk bi yer heralde,bide ismi vardı ama unuttum şimdi.

 Şehir 100 yıl falan arapların idaresinde kalmış(resimlerdende anlıcaksınız zaten).Çok güzel bi eski şehre sahip kendisi.

 Ha bide hard rock cafesi var(mıhıhıh),tshirtü unutmadım tabikine.

Gemiden şehre shuttle bus kalkmakta,son durakta direk şehrin merkezi.

 Başlayalım efenim eski şehirden:




















Görüleceği üzere arap mimarisi aynen kalmış arkadaşlarda.Sokaklar dar baya,beğendim çok.

 İnsanlar hala oturmakta buralarda(ya napacaklardı lan?).Turistik bi bölge olmasından ziyade yaşam alanı yani.

 Eski şehir çok kompakt bir alan olduğundan dolayı saatlerce gezilebilir.

Parlamento binası:



Eski şehirden sonra La Almudaina ve tam yanında bulunan Palma Katedraline doğru yollandık.
 Katedral:


Bu resimde arap emirin yaptırdığı La Almudaina sarayıyla katedralin oluşturduğu zıtlık baya dikkat çekmekte.Başka yerde görmemiştim böyle bişey.

Katedralin içine girmedim ayrıca.Kim uğraşicak zaten,boşver.

 Onun yerine La Almudaina'ya giriverdim:
Resim çekmek yasaktı ama yurdum genci yasak dinlemez:








  Bu sarayı aslında Arap emir yaptırmış 14. yüzyılda.Şimdi İspanya kralinin resepsiyonlarını verdiği bi mekan haline gelmiş.İçerisi baya baya güzel ama görevliler olduğundan korsan resim çekemedim.

 Aslında Palmada görülmesi gereken en önemli yer Beliver Kalesiydi.Lakin hava şartlarının kötü oluşundan+adamların kaleyi saat 5te kapatmasından mütevellit gidemedik(Saat 5te kale mi kapatılır olm sapık mısınız?).

 Eski şehirden sonra kayboldum elimde harita olmasına rağmen,*tamam lan burdan gidicez valla billa* diye diye şehrin en kuzeyine varmışım.Neyi mi buldum?

Bu da Palma'nın *la rambla*sı.Barselona gibi değil tabi.

 Şehirde modern sanatın güzel örnekleri mevcut:



 Anlaşılacağı üzere şehri rastgele gezdim diyebiliriz.

Araplardan kalan rüzgar değirmenleri:


Rastgele fotoğraflarla bitireyim bari.Çokta anlatacak bişey kalmadı.















 En nihayetinde palma baya güzel bi yer.Genelde gemiler 1 gece kalmakta burada.
Gece hayatını tecrübe edemedik tabi.

 Palma dışında adanın geneli için çok güzel deniyor ama gezemedik tabi.

Gidilmesi gereken bi yer.

 Palmadan sonra barselonada gemiden inip,genovaya uçup oradan yeni gemiye binmem gerekiyodu(zaten anlattım,bak bakiyim oraya çocuğum)

 Yeni cruiselarda sadece Odessayı gezebildim,diğer şehirler öyle sabah 9 akşam 5 takılınacak yerler değildi çünkü(atina,roma falan işte).

 Yaltada ise öğleden sonra 3te güvenlik testim vardı günü tamamen böldü,sonraki cruise ise(yani 3 gün önce falan),yeni müdür geldiği için hiçbi limanda dışarı çıkamadık doğru düzgün.O da yattı yani.

 Yani sonraki durağım Odessa.