Çok ciddi söylicem,bu ülke direk Türkiyenin asya şubesi.Öyle hissettim yani.İlk yazıya Roi-Et ile başlıyorum,Bangkok ile devam edicem.Yerli bir arkadaşla takıldığımdan dolayı baya detaylı bir yemek kısmı hazırlıyorum(böceksiz,evet),hayatımda yemediğim kadar egzotik,abuk subuk yemekler yiyorum böyle birşey yok.
Neyse,
Roi-Et Bangkok'tan 700 km uzaktaki şehrimsi bir yer(İsan bölgesinde),lakin trafik sağolsun gitmek 7-8 saat alıyor,dönüşte de sabahın 7sinde kalktık,akşam 8de falan varabildik,İstanbulun trafiğini özledim.
Uzun lafın kısası burayı sevdim,orjinalliği var,buyrun:
Şehir merkezinde bir park,çevresinde bir nehir ve şehir burasının çevresine kurulmuş.200 yıllık topu topu.
Tayland'ı yazmak baya zor arkadaş.İsimler inanılmaz fantastik,mekanlar karışık falan,artık elimizden ne geldiyse.
Başlayayım bari napam;
Ortadaki parkın adı Phalanchai,gölün ortasında da park var,parkta görülecek birkaç şey var.
Girişte tabi eksik olmayan Tayland kralının heykeli:
Ejder:
İçeriye girince ilk görülen şey ufak bir budist türbesi.
Burada nasıl ibadet edildiğini falanda öğrendim.Her tapınağın hemen yanında mum,çiçek ve tütsü satan birileri oluyor,bunları alıyorsunuz(1 dolardan az fiyatı 3ününde toplam).İlk önce tütsüleri alıyorunuz ki 3'lü veriliyor genelde,bir tane de lamba tarzı birşey var,onun içine sokup yakıyorsunuz mumları,daha sonra yukarıdaki fotoğrafta görülen tekneye dikiyorsunuz,mumlarda aynı şekilde.
Tekne değişebilir,farklı birşey olabilir ama.
Zaten sizden önce tütsü-mum dikenleri izlerseniz,nereye konulacağı anlaşılıyor.Daha sonra çiçek koyuluyor bir suyun olduğu kaba.
Bu 3'lü dışında birde bir kağıt veriyorlar içinde sarı bir sticker tarzı birşey var.O sarı sticker'a dokunmadan kağıdı açıp,yine yukarı fotoğrafta görülen sarı kısma yapıştırıyorsunuz -ki ben hiç yapıştıramadım,rüzgar oldu uçtu falan,çin malı heralde yapıştırıcı-.
Sonra elleri ortada birleştirip,gidiyorsunuz.Dua bilenler dua okuyo falan 10 20 saniye.
Ha bu arada ayakkabılar çıkarılacak tabi.
Bu tecrübeden çok güzel bir ders aldım ama;Taylandda mum-tütsü işine giren iyi para kırar gibi.Türklüğümü konuşturayım hesaplayan adamlardan olarak.
Parktan genel:
Parkın tam ortasındaki buda heykeli:
Roi-Et şehrinin sembolü bu muzik aleti deyolla.Yetkili abi dedi tabi.
Tayland Kralı 9.Rama'nın anası bu.
Kralın adı fantastik yalnız.Bhumibol Adulyadej diye bişey,düzgün söyleyene milyon dolar veriyolardır heralde.
Kralla dalga geçmek yassah olduğu için,çok zorlamiyim ben.
Sonraki durağım şehrin her tarafından görülen buda heykeli,Wat Buraphaphiram.Buradan anlayacağınız üzere tayca'da *wat* tapınak demek.Hoş biz bunu Civilization oynarken öğrenmiştik dimi sayın pc oyuncuları?
Bu güzel bi foto değil ama olsun naapalım.
Burada da aynı muhabbet mevcut,tütsü mütsü falan filan.Burasının fantastikliği şuradan geliyor.Biz geldiğimizde duyurular yapan birisi vardı,beni gördü ingilizceye çevirdi falan,bildiğin kral gibi hissettim kendimi ki yurtdışında(özellikle batı) bu bir türk olarak imkansıza yakındır bilen bilir.
Birde şunları gördüm:
Bunların adını hatırlamıyorum ama olayı şöyle;kağıda dileğinizi yazıp,içine para koyuyorsunuz,gerçekleşiyor(mu acaba).
Para kime gidiyo belli değil ama(rahiplere gidiyodur banko),Dinleri seviyorum,onlarda parayı çok seviyor anlaşılacağı üzere.
Genel fotoğraflarla devam edeyim:
Minibüste bir sorun yok
Ta
Alttaki CD'ler ne abicim,onu anlat sen bana?
Hani dalga geçmiyim de,bildiğin yatiyo ya bu?
Buralar mezar taşı gibi gibi.İnsanların fotoğrafları ve mumlar var yanlarında.
Toki yapiyo anladığım kadarıyla.
Bu direk yolun ortasında,sapık mısın arkadaşım amacın ne? İnsan bi renk falan atar,pembe atar,mor atar ne biliyim.
Bangkok'a dönüşte bir tane çiftliğe uğradık,onu da yazayım bitireyim.
Evet,mmmm milk yazıyo orda,orjinal.
Bu çiftliğin adı Chokchai farm,tatlı biryer lakin baya turistik geldi bana -hoş gittiğimizde tek turist yoktu-.Hikayesi ilginç çok.
1957'de ünlü taylandlı kovboy(kovboy,tayland?!?!?!) adını bilmem burayı satın alıyor,amerikalılarında yardımıyla amerikadan inek falan getiriyorlar,olay bundan ibaret.
Giriş:
Koyun beslemek isterseniz:
Tavşanda var:
Tavşanlar hırslıymış
Kaçırmadım,lakin aç gibi saldırdılar bunları doyurmuyolar mı acaba diye düşünmeden edemedim şimdi.
Çevre güzel
Çiftlikte bir tane fil,at,steakhouse(çiftliğin hayvanlarından yapılan),aynı şekilde çiftlikteki ineklerden yapılan dondurma falan filan da var.
Dondurma çok açmadı beni,İtalya ezer her türlü.Bu adamların dondurma kültürü yok ki zaten,ne alaka yahu?
Ayrica mmm milk diye süt ürünleri yelpazeleri var adamların,bir de müze açmışlar hiç kıçımı kaldırıp gidemedim,zaten 45 derece+%500 nem vardı.
Bu yazıyı da böylece bitiriyorum.Daha sonra geniş bir yemek başlığı açıcam.
Hadi bakayım.
Neyse,
Roi-Et Bangkok'tan 700 km uzaktaki şehrimsi bir yer(İsan bölgesinde),lakin trafik sağolsun gitmek 7-8 saat alıyor,dönüşte de sabahın 7sinde kalktık,akşam 8de falan varabildik,İstanbulun trafiğini özledim.
Uzun lafın kısası burayı sevdim,orjinalliği var,buyrun:
Şehir merkezinde bir park,çevresinde bir nehir ve şehir burasının çevresine kurulmuş.200 yıllık topu topu.
Tayland'ı yazmak baya zor arkadaş.İsimler inanılmaz fantastik,mekanlar karışık falan,artık elimizden ne geldiyse.
Başlayayım bari napam;
Ortadaki parkın adı Phalanchai,gölün ortasında da park var,parkta görülecek birkaç şey var.
Girişte tabi eksik olmayan Tayland kralının heykeli:
Ejder:
İçeriye girince ilk görülen şey ufak bir budist türbesi.
Burada nasıl ibadet edildiğini falanda öğrendim.Her tapınağın hemen yanında mum,çiçek ve tütsü satan birileri oluyor,bunları alıyorsunuz(1 dolardan az fiyatı 3ününde toplam).İlk önce tütsüleri alıyorunuz ki 3'lü veriliyor genelde,bir tane de lamba tarzı birşey var,onun içine sokup yakıyorsunuz mumları,daha sonra yukarıdaki fotoğrafta görülen tekneye dikiyorsunuz,mumlarda aynı şekilde.
Tekne değişebilir,farklı birşey olabilir ama.
Zaten sizden önce tütsü-mum dikenleri izlerseniz,nereye konulacağı anlaşılıyor.Daha sonra çiçek koyuluyor bir suyun olduğu kaba.
Bu 3'lü dışında birde bir kağıt veriyorlar içinde sarı bir sticker tarzı birşey var.O sarı sticker'a dokunmadan kağıdı açıp,yine yukarı fotoğrafta görülen sarı kısma yapıştırıyorsunuz -ki ben hiç yapıştıramadım,rüzgar oldu uçtu falan,çin malı heralde yapıştırıcı-.
Sonra elleri ortada birleştirip,gidiyorsunuz.Dua bilenler dua okuyo falan 10 20 saniye.
Ha bu arada ayakkabılar çıkarılacak tabi.
Bu tecrübeden çok güzel bir ders aldım ama;Taylandda mum-tütsü işine giren iyi para kırar gibi.Türklüğümü konuşturayım hesaplayan adamlardan olarak.
Parktan genel:
Parkın tam ortasındaki buda heykeli:
Roi-Et şehrinin sembolü bu muzik aleti deyolla.Yetkili abi dedi tabi.
Tayland Kralı 9.Rama'nın anası bu.
Kralın adı fantastik yalnız.Bhumibol Adulyadej diye bişey,düzgün söyleyene milyon dolar veriyolardır heralde.
Kralla dalga geçmek yassah olduğu için,çok zorlamiyim ben.
Sonraki durağım şehrin her tarafından görülen buda heykeli,Wat Buraphaphiram.Buradan anlayacağınız üzere tayca'da *wat* tapınak demek.Hoş biz bunu Civilization oynarken öğrenmiştik dimi sayın pc oyuncuları?
Bu güzel bi foto değil ama olsun naapalım.
Burada da aynı muhabbet mevcut,tütsü mütsü falan filan.Burasının fantastikliği şuradan geliyor.Biz geldiğimizde duyurular yapan birisi vardı,beni gördü ingilizceye çevirdi falan,bildiğin kral gibi hissettim kendimi ki yurtdışında(özellikle batı) bu bir türk olarak imkansıza yakındır bilen bilir.
Birde şunları gördüm:
Bunların adını hatırlamıyorum ama olayı şöyle;kağıda dileğinizi yazıp,içine para koyuyorsunuz,gerçekleşiyor(mu acaba).
Para kime gidiyo belli değil ama(rahiplere gidiyodur banko),Dinleri seviyorum,onlarda parayı çok seviyor anlaşılacağı üzere.
Genel fotoğraflarla devam edeyim:
Minibüste bir sorun yok
Ta
Alttaki CD'ler ne abicim,onu anlat sen bana?
Hani dalga geçmiyim de,bildiğin yatiyo ya bu?
Buralar mezar taşı gibi gibi.İnsanların fotoğrafları ve mumlar var yanlarında.
Toki yapiyo anladığım kadarıyla.
Bu direk yolun ortasında,sapık mısın arkadaşım amacın ne? İnsan bi renk falan atar,pembe atar,mor atar ne biliyim.
Bangkok'a dönüşte bir tane çiftliğe uğradık,onu da yazayım bitireyim.
Evet,mmmm milk yazıyo orda,orjinal.
Bu çiftliğin adı Chokchai farm,tatlı biryer lakin baya turistik geldi bana -hoş gittiğimizde tek turist yoktu-.Hikayesi ilginç çok.
1957'de ünlü taylandlı kovboy(kovboy,tayland?!?!?!) adını bilmem burayı satın alıyor,amerikalılarında yardımıyla amerikadan inek falan getiriyorlar,olay bundan ibaret.
Giriş:
Koyun beslemek isterseniz:
Tavşanlar hırslıymış
Kaçırmadım,lakin aç gibi saldırdılar bunları doyurmuyolar mı acaba diye düşünmeden edemedim şimdi.
Çevre güzel
Çiftlikte bir tane fil,at,steakhouse(çiftliğin hayvanlarından yapılan),aynı şekilde çiftlikteki ineklerden yapılan dondurma falan filan da var.
Dondurma çok açmadı beni,İtalya ezer her türlü.Bu adamların dondurma kültürü yok ki zaten,ne alaka yahu?
Ayrica mmm milk diye süt ürünleri yelpazeleri var adamların,bir de müze açmışlar hiç kıçımı kaldırıp gidemedim,zaten 45 derece+%500 nem vardı.
Bu yazıyı da böylece bitiriyorum.Daha sonra geniş bir yemek başlığı açıcam.
Hadi bakayım.
Tolga bey heykelleri inceliyorumda buradaki fil heykellerinin döngüsel ve subliminal olarak elephant man'e referasyonu var mıdır acaba?
YanıtlaSilAyrıyetten nette gezinirken blogunuza denk geldim ve bi kaç aydır yazılarınızı takip ediyorum..
YanıtlaSilAsya ve asyalı denilince avrupa sömürge dönemi sonrası bir bakıma bölge insanının makro sosyal bazda açıktan bir lost highway ve elephant man tribinde oldugunu gözlemledim..
ekonomiyi ve asyadaki reel sosyo-patern durumu bi tarafa koyacak olursakta Sanırım thailandlılarda Post modern sinemada david lynch'e ithafen kurgulan bir gerçeküstü-yarı bilinemezlik ve salt-ülke kültürlerinin diğer komşularına oranla tarih boyu en düşük seviyede dezenformasyona uğramasından mütevellit kendi baskın sanrılarını global alanda pazarlama araçlarına tahvil etmesinede olanak tanıyan toplum sınıf ve birey ideolojisi olarak istisnai tabanda ortaya çıkarttıkları dogmalara dayalı ortak bir görsellik ve döküman ve toplum biliminin ;
dilbilim yoluyla temel din ve inanc merkez kuvvetlerine açtıkları bölgesel psikanalizin görsel referanslarının günlük hayatta standart birey bazında kümülatif bir yaşam döngüsüne entegre edilişi geçmişten günümüze farklı normlarda basına kanalize edilmiş olsada pekala yeni milenyum sonrasıda yakındogu ve güncel batı insanının gözündede sezgisel olarak aydınlığa çıkmakta...
yani : AAAĞĞBİ ÜBER FANTASTİK ve nevrotik OLABİLİR AMA ; buranın heykelden filden rahipten başka bi numarası yok sanki?.. hehheehe
Gezekalın & sağlıcakla kalın... :)))
Agir trolleme olmus tebrik ettim:)
SilEldeki mal bu,naapalim