20 Mart 2013 Çarşamba

Le Fransız

 Evet efenim,valencia hakkında yazamadım,bari başka bişeyler karalayayım.
Geminin fransızlarla dolu olması yazma işini gayet kolaylaştırmakta aslında.

 Şimdi gemi genova'ya kadar test cruise'u yaptığı için+fransadan kalktığı için elimizde yaklaşık 3000 tane fransız(az birazda alman) var.Çok fantastik olaylara gebe yani durum.

 Bilen bilir,sürüyle ayrı milliyetten insanla çaliştim,muhabbet ettim vs. ama bu adamlar hakkaten değişik.Bütün avrupanın neden bu adamlarla dalga geçtiğini anliyorum artık.

 Bu 3000 tane fransızdan sadece 10-15 tanesi benim dükkanıma geldiği zaman fransızca biliyormuyum diye sordu,öbürleri muhabbete direk fransızca girdi,bilmediğimi söyleyince dili değiştirme zahmetine bile girmediler.Karşılaştırma yaparsam,almanlar ingilizce konuştuğumu anlayinca direk dil değiştirdiler mesela.
 Sebebini hakkaten merak etmekteyim.

Birileri bunlara dünyadaki herkesin fransızca bildiğini falan mi öğretiyo acaba? Yada fransızcanın dünya dili falan olduğunu? O olay 1900lerin başındaydı canlarım benim.

 Başka bi olay,bu heriflerin ingilizce/fransızca ortak kelimeleri anlamamakta ısrar etmeleri.En basit örnek *card* diyince anlamiyolar,*le card* diyince anliyolar.Ne farkı var abicim,sapık mısınız ya?

 Bir diğer fantastik olay,ingilizce soru sorup,soruya fransızca cevap almanız.İngilizce sormamın bi sebebi var dimi? Hayır sanki gıcıklığına yapiyorum.Gerçi yeni tecrübe ettiğim olay bizim dilimize baya fransızca kelimenin girmiş olduğu.Dikkatli dinleyince anliyorum aslında dertlerini.Çok garip lan.Asansördür,tuvalettir falan.

 Emin olduğum bi konu bu adamların gayet güzel ingilizce bildiği aslında.Eminim benden iyi biliyolardir ama ibneliğine konuşmadıklarını adım gibi biliyorum.Sebebi ne acaba?

 Çok değişik insanlar lan,kendilerine özel bir araştırma vs. yapılması lazım.Fantastik şeyler bulunabilir.

Valencia-İspanya

 Fotoğraf falan bekliyosunuz dimi?

Valla gezemedim,billa gezemedim.Dün hasta oldum,kendime gelmem öğlen 11i buldu.Gemide öğleden sonra 4te şehirden ayrıldığı için+şehirde görülecek trilyonlarca şey olduğu için dokunmadım kendisine.Saygıdan dolayı yani.

 Hakkaten baya güzel bi yere benziyo ama.

Bi ara gitmeyen dop olsun.

 Ha bide hafta ortasında siesta ayağına heryeri kapatırsanız,krize girersiniz lan tabi allahın gerzekleri.

Bu cruiseda böylece biter.Bundan sonra genova'da 3 günlük bir tören yapılacak geminin açılışı dolayısıyla.Dışarı çıkabilirsem onla alakalı bişeyler yazabilirim.

 Sonuç olarak,sonraki durak Napoli diyoruz.

Hoş millet kendisi hakkında hiç iyi konuşmuyo ya,neyse.

18 Mart 2013 Pazartesi

Casablanca-Fas

Baştan söyliyim,fasla ilgili beklentilerim fazla değildi.En basitinden bizim ülke ayarında bi yer bekliyodum,aynende öyle çıktı.Daha az gelişmiş hali yani.

 Gemiler casablancaya çok uğruyo,gelenlerde bütün gün kaliyo genelde.Neden olduğunu anlamadım çünkü şehirde görülecek 3-4 tane yerden başka bişey yok.Belki millet marekesh'e gidiyodur.

 Çarşısı var şehrin,fransız mimarın dizayn ettiği bir camisi,bide katedrali var başkada bişey yok(hakkaten yok).Bide afrikanın en büyük alışveriş merkezine sahip.

 Liman bölgesi büyük olduğundan dolayı 15 dakika yürümek gerekli.Bu uymazsa taksiler 5 euroya şehir merkezine götürüyo(pazarlıklı 5 euro,daha düşüğünü yakalayamadım).

 Aslında arkadaşla çıkacaktım ama kızın ailesi gelecekmiş ziyarete,bende töre cinayetine kurban gitmek istemediğimden dolayı yalnız geziverdim.
 İlk durağım 2.Hasan'ın camisiydi.2.Hasan kim diye sorarsanız bilmiyorum valla,kral falandır heralde.Fransız bir mimar yapmış camiyi.Görkemli baya.






  *Nasılsa cami lan,bizde daha çok var* diye düşünüyodum gelmeden önce,mimariyi görünce dumur oldum tabe.Öyle peşin peşin erkenden konuşmayacakmışsın dimi?

 İçeri giremedim ama,kapıyı kapattı ipneler.Müzeyede giremedim,2'de kapatiyolarmış.Sapık mısınız olm siz?

 Camiden sonra çarşıya doğru yollandım.Burdaki dumur eden olay,taksicinin direk türkiyeden geldiğimi anlaması ve *you want girl? you want disco?* diye tutturmasıydı.Hoş çoğu kişi çaktı türkiyeden geldiğimi,nası ziyaret ediyosak artık anlamadım.

 Peşin peşin konuşayım,böyle boktan bi yer daha görmedim arkadaş.Sürekli birileri peşime takıldı yok onu istiyomusun,bunu istiyomusun diye,ortalıkta zaten boka benzeyen bir kokuda vardı.Bunun dışında bizim çıkrıkçılar yokuşu tarzında bi yer.Bikaç resimle şenlendiriyim ortalığı:







 Fiyatlar türkiye ayarında.Çok fazla jean satan mekan gördüm ama.Çorap almam lazımdı,fake nikecılar imdadıma yetişti.

  Bu 2 yer dışında görülecek bişey yok casablanca'da.Arabamız olaydı işler değişirdi tabi.

Genel resimler şu şekilde:






 Tabelalar arapça ve fransızca.İngilizce konusunda sıkıntı çekmedim ama herkes fransızca konuşuyo.Bide herkes türk olduğumu anladı garip bi şekilde.

Eminim fas'ta görülecek sürüyle güzel yer vardır ama burayı sevmedim arkadaş.Kemal Sunal'ın bir filminde söylediği replik aklıma geldi *ibne gibin,puşt gibin bişey*.
 Burasının tek iyi tarafı geminin bütün gün kalması olabilir.Ha bide çayları güzel.

 Bi daha gelmesem bişey kaybetmem yani.Hatta sizde gelmeyin,naapcaksınız lan gelip,ortalığı bok götürüyo resmen.İlginç bi yer olması bu gerçeği değiştirmiyo.

 Sonraki durak Valencia.Düzgün bi yer olacağını ummaktayım.

17 Mart 2013 Pazar

Cadiz,İspanya

Eveeeet
 İşimin en iyi kısmına geri gelmiş bulunmaktayız.
GEZİ!

 Aslında ilk cruise'un ilk limanı lizbondu,ama dışarı çıkamadık.Nedenini şu anahtar kelimeleri vererek anlatıcam;
 İtalyan kadını,hazırlanmak,gemiden ayrılmak,bu kadının yetki sahibi olması.

Lizbonda dışarı çıkamayınca,Cadizda çıktık tabe.

 Açık konuşmak gerekirse,hayatımda böyle bi yerin olduğundan haberim bile yoktu(cahilmiyim lan?).Sonra öğrendik ki,avrupada kurulan ilk şehirmiş.Baya baya eski bi yer yani.
 Mekan ispanyanın endülüs bölgesinde.Bayada ufak bi şehir aslında(100.000 nüfus).

Şehir hakkında hiçbişi bilmediğimden dolayı,ilk bakkaldan harita alıp,fas'lı kankam zahrayla sabahın köründe(bir gemici için sabah 10da dışarı çıkmak sabahın körüdür) çıkıp gezmeye başladık.
 Hoşgelmişiz:
   En sağdaki endülüs bölgesinin bayrağı heralde.Ondan çektim bu fotoyu.

 Ha harita aldıkta,sonuçta yine kaybolduk.Sadece eski şehir dicemde,aslında bütün şehir tallinndeki gibi ufak tefek sokaklardan oluşmakta.Örnekler şu şekilde:









  Böyle onlarca ara sokak mevcut ve bu sokaklar sürüyle ufak tefek meydana açılıyo.Şöyle mesela:

  Şehir merkezi şöyle meryem ana heykeliyle beraber:
  Gülmeyin,küçük lan işte.
 Meryem olmayadabilir aslında.

 Herneyse,tarihe biraz bakarsak
İspanyanın 1812'deki anayasası burada ilan edildiği için,buna ithafen yapılmış anıtlar mevcut:

  Eski şehirde kaybolduktan sonra,yolumuz sahil yoluna düştü.2 tane kale varmış burada,direk yollandım tabi.Hoş tipik bir ortadoğulu hatun olarak zahra bıdı bıdı etti,ondan içeri giremedik.
 Sahil yolu hoş baya,bütün şehri dolaşiyo,tam ortada da eski şehir var.


  Şehirde zamanında müslüman,yahudi falan birlikte yaşamış,bu da mimariye yansımış.

 10 dakika sonra kalelere vardık:
Castillo de San Sebastian



  Bu arkadaşları sevdim:

 Buradan sonra eski şehire geri döndük farklı bir yoldan.
Önümüze tiyatro çıktı:
  Şehirden genel görüntülerle bitireyim:
Plaza de San Antonio:





  Hükümet Konağı(town hall'a bulabildiğim en yakın çeviri bu valla):



 Sonuç olarak sevdim,görülecek yerler illaki kalmıştır.Güzel sahilleri olduğunu söylüyodu yerliler.
Gelen pişman olmaz.

 Sonraki durak,
Fas.