Oradan buradan çok duyuyodum *yok almanlar ırkçı,yok şu ülkeye gitme onların hepsi ırkçı* vs vs. diye.Hiçbirine inanmadımda,millet çok inanarak söylüyodu bunları.Sonra ilgimi çekti nasi bişey bu diye.
Irkçılık denilen şeyi aslında biz de dahil olmak üzere çoğu kimse yanlış kullanıyor.Basit bir örnek verirsek;eğer bir alman,hollandalıları sevmiyorum derse,o almana otomatikman ırkçı deniyor.Ayni şekilde bir ermeni *türkleri sevmiyorum,hepsi soykırımcı*bıdı bıdı bişeyler derse,bizde otomatikman kendisine ırkçı diyoruz.
Kullanım aslında yanlış.Bir insan başka bir millete mensup insanları sevmiyorsa kendi seçimidir.Ha bizde tabi düşünceye saygı denilen şey olmadığı için,biz dümdüz ırkçı deriz o ayri,ama ermenilerden,kürtlerden tiksinmeyide çok iyi biliriz.
Konu dağılmasın,neyse.
Irkçı bir insan nasıldır mesela?
O kişinin bir yetkisi varsa(polis,devlet memuru vs.) ve bu yetkiyi sırf o hizmeti kendisinden alacak kişi sevmediği bir ülkeden geldiği için savsakliyosa veya o hizmeti vermiyosa,o kişi ırkçıdır.Bu da suç oluyo zaten.
Açıklama karışık olduğundan dolayı örneklicem:
Almanyada pasaport kuyruğunda beklerken,polis memuru sırf türkleri sevmiyor diye sizi 10 dakika yerine 30 dakika bekletiyorsa,sorgu odasına vs. aliyosa,o eleman ırkçı oluyo.
Bu olayı anlamakta zor aslında.Çünkü havaalanı pasaport kontrolü yapan polislerin vizeyi iptal etme,sorgu odasına yollama vs. sürüyle yetkisi var.Neden de belirtmesine gerek yok.
Basitçe bir yabancıyla muhabbet ederken,eğer *ben türkleri sevmiyorum* diyosa,kendisi ırkçı olmuyor yani(genelde bizim insanımız öyle anlar),önyargılı oluyor..Ama o elemanı sırf türk diye döverse,öldürürse vs. ırkçı oluyor.
Aradaki farkı anlamayanlar okumaya devam etmeyebilir.
Açıkça söylemem gerekiyo ki,gittiğim hiçbir yerde sırf türküm diye insanlar bana değişik davranmadı(1-2 tane istisna var tabi,gerçi ırçılıktan çok,önyargı denilebilir).Hoş amerikalılar falan cahil cüheyla salak insanlar olduğundan dolayı,zaten ülkenizi bilmiyo,bilmediği için ırkçılıkla falan alakasıda olmuyo.Onların ırkçılığı zencilere,hispaniklere falan karşı.
Avrupa'ya gelirsek,
Bilindiği üzere bölgesinin lideri olan süper uber ülkemizin durumu şu an *avrupanın meksikası* şeklinde.Nasıl ki meksikada yaşayanlar ABD'ye girmek için sürüyle dalavere çeviriyosa,bizimkilerde aynen avrupaya gitmek için sürüyle dalavere çeviriyo.Sırf bundan dolayı elçiliklerde sürünüyoruz.Rus vatandaşları bile daha az belgeyle işlerini bitiriyo.Dalavereye kanıt isteyenler,her sabah almanya/fransa/hollanda elçiliklerinin önündeki *güruh*a bakabilir.Ben vize memuru olsam bunların hiçbirini elçiliğe bile sokmam diyosunuz zaten.
Birde bunun üstüne avrupada yaşayan türklerin kebapçılıktan başka bişey yapmaması,suça karışması,yasalardaki her türlü boşluğu bulup(hollandada 5 çocuk yapip parasını alip+illegal çalişmak gibi) sonuna kadar kullanmasıda eklenince,sonuç çok iyi olmuyo tabi.
Millet şimdi diyebilir *lan avrupada okuyan,adam gibi meslek sahibi çok türk var*.Var da,o adamların genele oranı kaç,bi de onu sormak lazım.En basit örnek,bir televizyon kanalı almancı liselilerle röportaj yapmıştı,''ne iş yapmak istiyorsunuz'' sorusunun cevabı ''araba tamircisi,kebapçı,amele'' vs. şeklindeydi.Adam sonunda isyan edip ''niye doktor,avukat vs.'' olmak istemiyosunuz diye sorunca,elemanlar ''zor oralara girmek'' diye cevap vermişti.
Ki bunun dışında,kötü şeyler hatırlanır,iyi şeyler değil.
Süper(!) ülkemizin bu popülaritesinden dolayı,avrupada genelde bir önyargı oluyor.Olaylara adamların penceresinden de bakmak lazım.Sürekli *şu türk şunu yaptı,şu faslı bunu yaptı* vs. temalı haberler okuya okuya,adamlarda önyargı oluşuyo doğal olarak.Bide bunun üstüne türkiyeye gelip ziyadesiyle kazıklanınca,çok iyi oluyo çok güzel iyi oluyo.
Gittiğim yerlerde yaşayanlarla konuşurken en çok duyduğum cümle şuydu ''senin ingilizcen ne güzel,karşılaştığım türklerin hiçbirisi adam gibi konuşamiyor''.Anlayana çok şey anlatiyor aslında bu cümle.En basitinden bunu almanlardan bile duydum.Sanki kendileri çok iyi konuşuyo ya,neyse.
Buradan yola çıkarsak,önyargıyı yıkmanın en sağlam yolu kebapçı,işsiz güçsüz takımından olmadığınızı kendilerine hissettirmek.Bunun en kolay yoluda dil bilmekten geçiyor.
Tabi ki de ülkemde mevcut *ingilizce bilmiyorum,eksikliğini hissetmiyorum* kafası devam ettikçe(özellikle benim yaşımdakiler,üniversiteliler vs.şu anki durum reziller ötesi),bunun yıkılması da yakın zamanda mümkün gözükmüyo.En basit örnek yabancılar şubesindeki polislerin zerre ingilizce bilmemesi,işi düşenlere *türkçe bilsinler banane* faşistliğinde yaklaşması,mesela mesela.
Ha bu benim tecrübemdir.Başkasının tecrübesi tamamen ayrıdır,onu bilemem.
Eyyorlamam o kadar.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder